Demet Akalın - "Ateş"

YA SONRA DEMET?..


Demet Akalın onu yıllardır nasıl biliyorsak hâlâ öyle. Yine boş yapana postasını koyuyor, “geberesice” sevgilisinin ağzının üstüne bi’ vurası geliyor, “N’apalım len, ölelim mi?” diye soruyor, aşkından süründürüyor, sonra “Hadi bana eyvallah,” deyip gidiveriyor. E gezecek tabii, sevecek tabii, daha yeni başlıyor.




Öte yandan büyük sevmeye azmettiği “Minik”le arası bozulmaya görsün; “Hoşça kal büyük sevdam,” diyerek ayrılmış olsa bile, etrafındakilere “Ona benden bahsetmeyin, ağlar mağlar şimdi nemelazım,” diyecek kadar da yufka yürekli. Ağlamaksa ağlıyor yeri geldiğinde, inlemekse inliyor, eninde sonunda aşkın şerefine bağlayacak nasılsa.


İşin enteresan tarafı yirmi yılı aşkın süredir Demet Akalın’a şarkı yazanlar birer ikişer değişiyor ama onun ettiği laflar hiç değişmiyor. Ya herkes ona göre yazıyor ya da o herkesin yazdıklarının içinden kendine göre olanı çekip çıkarıyor ya da hiç alakası yokken bile şarkılar onda öyle duruyor. D: Hepsi.

Siz Demet’in yerinde olsanız ne yaparsınız? Doğruluk mı cesaret mi? Kırk katır mı kırk satır mı?


Demet Akalın’ın yeni albümü “Ateş”, geçtiğimiz günlerde DMC etiketiyle piyasaya sürüldü. 15 parçadan oluşan albüm, Akalın’ın albüm yapma pratiğinin bütün klişelerini tekrar ediyor. Daha yeniye, birazcık farklıya el uzatırken bile gayet temkinli. Albümde farklı farklı aranjörlerle çalışılmış ama onlar dahi prototipi bozmamaya özen göstermişler gibi. Yirmi yılda kullanılan “sample”lar değişmiş tabii biraz da ritim anlayışı filan belki. Hepsi bu.


Albüm çıktığından beri internette yazılıp çizilenleri okuyorum. Bir taraf Demet’in yine ve yeniden ateş ettiğini düşünürken, bir taraf da eski albümlerinin seviyesine ulaşamadığını, hatta albümün tutmadığını düşünüyor. Bir albümün tutup tutmadığı öyle üç haftada beş haftada belli olmaz, o ayrı mesele ama aslında iki taraf da aynı şeyi söylüyor, o da ayrı mesele. Şöyle ki; bu albümde bundan bir on yıl önce bir Demet Akalın albümünde yer alsa kıyametler koparacak şarkılar var, yok değil ama bugün artık öyle şarkılar öyle kıyametler koparmıyor.


Dinlenmez mi? Sevilmez mi? Yine dinlenir, yine sevilir ama dedim ya, o zamanların rüzgârı başkaydı, şimdi başka. Her dönemin rüzgarını yakalamaksa öyle kolayından bir iş değil. Hele Demet için hiç kolay değil. Zira Demet Akalın en başından beri kendini atarlı – giderli şarkılarla orta halli arabesk şarkılar arasında bir yere sıkıştırdı. Artık istese de o sıkıştığı yerin dışına çıkması çok zor, hatta imkânsız ki zaten onun da öyle bir isteği yok. Çünkü ne İsa’ya yaranabilir ne Musa’ya, muhtemelen de bunun farkında. İşini kendince en iyi yapabildiği yerde, kendi çizdiği sınırlar içinde hareket ediyor tam da bu yüzden. Buna ister zekâ deyin, ister kurnazlık, ister vizyon eksikliği. D: Hepsi.


Bütün bunları önünüze koyup, albüme o gözle bakmaz, şarkıları o kulakla dinlemezseniz, yukarıda bahsi geçen toptancı iki kesimden birine dâhil olmanız gerekir. Oysa müzik yazan bir kalemin toptancı olma lüksü yoktur. Bu nedenle her zaman yaptığımı yapıp albümü şarkıcının kendi kulvarı, klasmanı ve kariyeri içinde bir yere koyup yazacağım ama söz konusu Demet Akalın gibi ya çok sevilen ya hiç sevilmeyen bir şarkıcı olunca böyle balya balya açıklamalı bir girizgâh yapmak şart oluyor.


Bir kere iyi kötü gitar çalıp üç akorla beste yapabilen herkesin “akustik” şarkı yayımladığı bu zamanda, 15 yeni şarkı satın alıp “business class” aranjörlerle stüdyolara girip aylarca albüm kaydetmek hiç kolay bir şey değil. Çok maliyetli bir şey her şeyden önce. Şu da çok net ki bu kulvarda yürümeye devam eden ve tek şarkı çıkararak ilerleyen başka birçok pop şarkıcısı var ama tekli olduğu için, tek vuruş etkisi itibarıyla daha güçlü olması gereken o şarkılar yaprak kıpırdatmayabiliyor çoğu zaman. Ama bu albümde her biri tek başına kendi kulvarında iş yapacak 15 şarkı var. Bu da sadece parayı bastırmakla açıklanabilecek bir şey değil.


Albümde kadın bestecilerin şarkıları ağırlıkta: Ayla Çelik, Cansu Kurtçu, Sıla, Derya Bedavacı ve Öze Bade Derinöz. Bunlardan son ikisi bizzat Akalın’ın yakın dönemde yaptıkları işleri beğenip şarkı istediği genç besteciler.

Bununla birlikte albüm Tan Taşçı’nın bir bestesiyle açılıyor. “N’apıyorsan Yap” albümün ritim ve “sound” itibarıyla bugünün “total” müzik beğenisine en fazla yakın duran şarkısı ki düzenleme de Catwork tarafından bu minvalde yapılmış zaten. Bu bakımdan da yukarıda bir yerlerde öne sürdüğüm argümanı reddeden bir şarkı; yirmi yıl önce bir Demet Akalın albümünde böyle bir şarkı olmazdı. Bence çıkış için iyi de bir seçimdi ama galiba yine yukarılarda bir yerlerde bahsettiğim o sınırlara takıldı ve albüm için yeterince parlak bir start olmadı.


Adı ne kadar sevimsizse kendisi o kadar sevimli “Geberesice” ise Derya Bedavacı’nın bestesi. Kolay akılda kalan melodi ve kolay ezber edilecek sözlerle, hafif, uçucu, şekerli ciklet bir Demet Akalın şarkısı aslına bakarsanız. Aranjör Erhan Bayrak elini attığı her şarkıyı şenlikli bir hale dönüştürmek konusunda zaten usta. Bunu bu şarkıda bir kez daha gösteriyor ve şarkının eğlencesini sonuna kadar çıkarıyor.


Ardından gelen “Esiyor” ise tipikten de öte bir Demet Akalın şarkısı. O kadar ki Ersay Üner’in Demet Akalın için yaptığı ilk dönem şarkılardan biri gibi. Aynı matematik, aynı köprü, aynı yürüyüş. Epi topu sekiz mısrayı dört kişinin (Ayla Çelik, Şebnem Sungur, Gökhan Tepe, Serdar Aslan) birlikte yazması kadar besteyi iki kişinin (Ayla Çelik, Gökhan Tepe) birlikte yapmış olması da tuhaf. Bir keramet aradım ama bulamadım, kusura bakmasınlar.


Bestesini Ayla Çelik ve Serdar Aslan’ın birlikte yaptığı “Ağlar O Deli”nin sözlerini Hakkı Yalçın yazmış, düzenlemesini Serkan Ölçer yapmış. Demet Akalın’ın iki uçtan bir diğerine gittiği yerde orta halli arabesk şarkılar tarafından ses veren bu şarkı eğer illa ki Demet’ten böyle şarkılar dinlemek isteyeceksek, dinlemeyi tercih edeceğimiz bir şarkı olabilir. Yıllarca çaldığım ya da eğlenmeye gittiğim mekanlarda, genellikle de gecenin ilerleyen saatlerinde herkesin demlenmiş kafayla “Yok bir sitemim hayatta her şey kısmet,” diye bir ağızdan hicranlanmaya başlamasına defalarca şahit olduğumdan, bu şarkıyı da daha ilk dinleyişte o tablonun içinde hayal edebildim. Ha bana böylesi hesaplı dramatik şarkılar zerre dokunmuyor, o da benim hissizliğim mi artık bilmem.        


“Bizi Buluyor” adlı şarkı Sıla – Demet Akalın işbirliğinin ilk bakışta çok sürpriz gibi görünse de aslında hiç de öyle olmadığını ayan beyan ortaya koyuyor. Zira farklı mahallelerde büyümenin ya da yaşamanın değiştirmediği duyarlılıklar, tavırlar, haller var ki Sıla ve Akalın’ı tam da orada, acısını dibine kadar yaşayan ama eyvallah da etmeyen delikanlı kızın duyarlılıklarında buluşturmuş bu şarkı.  Şarkının bestesinde her zaman olduğu gibi Efe Bahadır’ın da imzası var ama düzenlemeyi bu defa Gürsel Çelik yapmış. Aslına bakarsanız ben Sıla ve Demet Akalın işbirliğinin bir ortada buluşma değil, bir sürpriz çıkarmasını tercih ederdim ama belli ki o riske kimse girmek istememiş. 


Damar yolu açılmışken oradan devam ediyoruz ve “Yekten”e kulak veriyoruz bu kez. Öze Bade Derinöz’ün bu şarkısını Erhan Bayrak düzenlemiş, Haktan da Demet’e eşlik etmiş. Haktan’ın “benim sesim çok oktavlı” şarkıcılığına hiçbir zaman bayılmadım ama seveni çok. Bu şarkının da seveni çok olabilir zira genç neslin arabesk damarını böylesi şarkılar kolay yakalıyor şu sıralar.


“Kader ah be kader” gibi on yüz bin kez kullanılmış ve dahası Sezen Aksu tarafından da mühürlenmiş bir kalıpla yeni bir şarkı yazmaya ne gerek vardı bilemedim ama “Kader” bu kalıbın üzerine oturtulmuş bir şarkı. Şebnem Sungur’un sözlerini Ayla Çelik bestelemiş, düzenleme bu defa Alper Atakan’a emanet edilmiş. Her ne kadar versem veriştirsem de albümü üç beş dinleyişten sonra en çok aklımda kalanın bu şarkının nakaratı olması da enteresan. Öyle de yapışkan bir şey.


Sekizinci sırada yer alan Marlin (Marilyn Monreo’dan bahsediliyor) söz ve müziği Ayla Çelik’e ait bir şarkı. Şarkının asıl teması “Sürün sürün sürün aşkımdan” olunca “Hayat adil olsaydı Marlin Monro olurdum,” esprisi de boşa gitmiş gibi. Buna karşın Demet Akalın bu şarkıda (şarkı icabı) sesini bir parça teatral bir biçimde kullanmış, vurguları, baskıları filan doğru yerlere oturtmuş. Bunca yıldan sonra hâlâ bazı şarkılarda ciddi prozodi hataları yaparken (“Yekten” misal), bunun gibi bazı şarkılarda doğru yolu bulmasını neye borçlu onu cidden anlayamıyorum. Muhtemelen ona verilen “demo” kayıtlarda kim söylemişse ondan etkileniyor.


Bu şarkıdan sonra sözleri Hakkı Yalçın’a, bestesi Ayla Çelik ve Serdar Aslan’a ait iki şarkı ardı ardına geliyor. Albüme adını veren ve düzenlemesi Erhan Bayrak tarafından yapılan “Ateş”, yine Akalın kulvarı içerisinde etki gücü olabilecek, temiz bir şarkı. Yine aynı damardan yürüyen “Söz”ün de “gideri” var. Düzenlemesi Serkan Ölçer tarafından yapılan “Söz”, özellikle nakarat kısmıyla, birlikte söylemelere, eşlik etmelere pek müsait.


Sırada bu defa söz ve müzikleri Cansu Kurtçu’ya ait iki şarkı var. “Âlâ”nın düzenlemesini Mustafa Ceceli yapmış. Can sıkmayan ama bir kez daha dinleme isteği uyandırmayan, geçip giden bir şarkı. Düzenlemesi Erhan Bayrak tarafından yapılan “2’den Sonra” ise yine tamamen Demet Akalın matematiği ile yazılmış ve doğrudan doğruya eski albümlerinin izinden giden bir şarkı olmuş.


Söz ve müziği Murat Güneş’e, düzenlemesi Volga Tamöz’e ait “Minik”, beni albümde en çok eğlendiren şarkı oldu. Demet’in “Minik” tabirini kimin için kullandığını bilmeyen yoktur herhalde. Bu “özel” kelimeden bir şarkı türetirken hiç zorlamaya kaçmadan, zekice bir espri ve kelime oyunlarıyla sempatik bir şarkı yaratmış Murat Güneş. Melodik yapısı yine Demet Akalın şarkılarının örgüsünde (nakaratın son söz ve de melodi cümlesi nokta koyar, karara varır mesela) ama söz konusu olan bir Akalın şarkısı ile eğlenmekse (ki öyledir genellikle) bence bu şarkı bu işe ziyadesiyle yarar.


Sırada “Ödül” var. Sözleri Ayla Çelik ve Şebnem Sungur’a, bestesi Ayla Çelik ve Serdar Aslan’a ait, düzenlemesi Erhan Bayrak tarafından yapılmış “Ödül”, yine baştan aşağı Demet Akalın klişeleriyle dolu, vasatın altı bir şarkı.


Albümün kapanışını yapan “Bir Demet”in sözlerini Emirkan ve Ebru Polat yazmış. Bestesi Emirkan’a ait şarkının düzenlemesi ise Hasan Çiçek tarafından yapılmış. Şimdi kimlere ters düşerim onu bilmiyorum ama bence albümün en etkili yavaş şarkısı bu. Diğer tüm “half time” arabesk yavaş şarkıların arasında çok daha dokunaklı, çok daha naif duruyor bu şarkı. Şarkıcılık açısından da bu şarkıdaki Demet Akalın’ı diğerlerinden ayrı bir yere koyabilirim.


Albümün kapak fotoğrafları Erman İştahlı tarafından çekilmiş, tasarım ise Ahmet Terzioğlu tarafından yapılmış. Kartonetteki yazım hatalarına hiç girmiyorum; yazım hatasız bir Demet Akalın düşünülemez zaten. Kostümlerin “kitsch”liği için de aynı cümleyi kurabiliriz gönül rahatlığıyla. O da artık bir alamet-i farika. 

Şimdi şöyle bir toparlarsak bu uzuuuuuuun yazıyı…


Sanırım buraya kadar en çok “Tipik bir Demet Akalın şarkısı, Demet Akalın klişesi…” filan gibi şeyler söyledim. Söyleyene değil, söyletene bak. Evet, Demet Akalın cephesinden bakarsanız bu albümde boş yok; yukarıda da dediğim gibi her biri kendi kulvarında iş yapabilecek 15 şarkı var albümde. Ama bir de sanırım Demet Akalın cephesinden bakınca görünmeyen bir gerçek var. Demet Akalın şarkıları dinleyerek büyümüş çocukların bile beğenileri, algıları, anlayışları değişiyor yavaş yavaş. Bu değişimi gözden kaçırmaksa geleceğe yatırım yapmamakla eşdeğer. Hele ki pop müzik yapıyorsanız. Böyle böyle günü kaçırmış, eski kalmış, eskide kalmış nice isim var pop tarihinde. 

Daha önce de yazmıştım, bir kere daha yazsam ne değişecek onu da bilmiyorum ama yazayım.


Siz olsanız Demet Akalın’ın herhangi bir fotoğrafının üstüne, diyelim ki albüm kapak fotoğrafının üzerine şu konuşma balonlarından hangisini koyardınız?

   A. Önümüzdeki en az iki yılı daha garantileyeyim.
   B. Hafta sekiz gün dokuz sahneye çıkayım.
   C. Şarkılarım kulüpte, barda, plajda çalınsın, dinlensin ki ben de oralardan iş kapayım.
   Ç. Zaten sesim bu kadar, doğal halim de bu, ne diye olmadığım biri gibi görünmeye çalışayım.
   D. Memleketin popunu ben mi kurtaracağım Allah aşkına?
   E. Beni seven böyle seviyor zaten, buradan yürümeye devam edeyim…
   F. Hepsi.


Siz hangisini seçip koyarsanız koyun, benim fotoğrafımın üzerindeki konuşma balonunda ise bir tek cümle olacak. Yukarıdaki her bir şıkkın karşısına koyabileceğiniz tek bir soru cümlesi:

Ya sonra Demet?..       

MAYIS 2019

Yavuz Hakan Tok

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder