Günün Şarkısı 13 Ağustos 2019


Sıla – “Karanfil”


Son albümünü 2016 yılında yayımlayan, geride bıraktığımız mart ayında ise “Acı” kısaçaları ile dinleyici karşına çıkan Sıla’nın yeni kısaçaları “Meşk”, geçtiğimiz günlerde Sony Müzik etiketiyle piyasaya sürüldü.


12 yıl gibi kısa bir süre içerisinde kendini popun kıdemli tayfasının arasında konumlandırmayı başardı Sıla. Tabii bu tek taraflı olarak yapılabilecek bir şey değil. Halkın onu ve şarkılarını sevdiği ve sahiplendiği de bir gerçek. Başından beri kendi müziğini üretmek gibi bir gücü var ve bu gücü iyi kullandı. Bununla birlikte kendini tekrar etme riskini de hep cebinde taşıdı ki “Aşk” bir parça bunun sinyallerini veriyor gibiydi. “Meşk” bu anlamda durumu kurtarmış gibi gözüküyor.


Kısaçalarda üç şarkı var. Açılış ve klip şarkısı “Karanfil”in söz ve müziğinde daha önce adını duymadığımız Umut Yaşar Sarıkaya’nın yanı sıra Sıla ve Efe Bahadır’ın imzasını görüyoruz. Sıla’nın sosyal medyada açıkladığına göre Umut Yaşar Sarıkaya ile bir Sıla hayranı olarak başlayan dostlukları bu şarkıya kadar gelmiş. Bildik Sıla formüllerinin izinden giden, buna karşın etkili sözleri ve akılda kalıcı melodisi ile kolay sevilebilecek bir şarkı “Karanfil”. Düzenlemeyi ise Gürsel Çelik yapmış.


“Haytalar Dükkânı”, söz ve müziği Sıla’ya, düzenlemesi Efe Bahadır’a ait “beyaz yakalı” bir meyhane şarkısı. Yapısı itibariyle rahatlıkla “Vur Kadehi Ustam” ve “Sâki”nin yanına koyulabilir, onları sevenler bunu da sevebilir. Gerçi “Haytalar Dükkânı”nın sözleri bir parça çetrefilli ve bir ağızdan söylemesi biraz daha zor gibi bu şarkının da zaman içerisinde bir Sıla klasiğine dönüşme ihtimali yüksek.


Daha ilk dakikasında sözlerini Sezen Aksu'nun yazdığı şıp diye anlaşılan “Zeybek” de Sıla’nın efe tavrının altını bir kere daha çizerek üçlüyü tamamlıyor. Bestesi İlker Bayraktar'a ait bu şarkının düzenlemesi yine Efe Bahadır tarafından yapılmış. Zaten başından beri Sıla şarkılarından aldığımız 2000’ler sonrası Sezen Aksu kokusu, bu şarkıyla bir kez daha katmerleniyor.


Buraya kadar her şey yerli yerinde. “Aşk”ın ve “Meşk”in bir konseptin parçaları olduğu düşünürse de duyduklarımıza bir itirazımız yok gibi. Ben kendi adıma üç şarkının her üçünü de sevdiğimi söyleyebilirim. Yalnızca bir soru işareti duruyor bir köşede: Sıla çok mu orta yaşlı bir tarza kaptırdı kendini? Böyle giderken, zevkleri ve beğenileri çarçabuk değişiveren genç dinleyiciyi kaybetme riski var mı? Galiba onu bundan sonra yapacakları gösterecek.

Yavuz Hakan Tok

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder