Hayko - "En İyileriyle"

“RAKI VE ŞARAP, BİR DE BOL MEZE…”


Gazinolardan, gece kulüplerinden, diskoteklerden ve restoranlardan farklıdır tavernalar… Tavernaya gelenler, birbirleriyle, müzikle ve sahneye çıkan sanatçıyla iç içedirler… Yemeğiyle, içkisiyle, coşkusuyla geceler bir başka güzellikte yaşanır… Boğazın kıyılarına serpiştirilmiş tavernalarda yıllardan beri çalışan ve adı “Boğaz Çocuğu”na çıkan Hayko, bakın o gecelerle ilgili ne söylüyor: “Asıl önemli olan, işçisinden köylüsüne, memurundan sanatçısına, hatta milletvekiline kadar her kişinin gelmesi ve beraberce eğlenmesidir. Herkes bir an için de olsa mesleğinin sorunlarını, işlerini unutarak şarkı söyler, müzik dinler, güler ve oynar…”

Yukarıdaki satırlar 1979 yılına ait bir Hey dergisinden. O günlerin taverna eğlencelerini ve Hayko’nun yaptığı işi o kadar güzel anlatıyor ki bu paragraf, ben başka cümleler kurmaya kalksam bu kadar doğru olmayabilirdi. O yüzden olduğu gibi alıntıladım.


Seksenli yılların piyanist şantörlü Tarabya tavernaları, doksanlı yılların Etiler-Ataköy hattında genç popçuların fır döndüğü barları ve iki binlerin “dj” marifetiyle eğlenilen “club”ları ortalarda yokken, eğlence hayatı demek, gazinolar ve gece kulüpleri demekken, tavernalar ciddi birer alternatifti bu sektörde. Küçüktüler, samimiydiler, sıcaktılar… Alıntı yaptığım paragrafta nasıl anlatılıyorsa, aynen öyleydiler.

İşte o başka türlü tavernaların başka türlü eğlendiren şarkıcıları arasında en ‘kral’ıydı Hayko. O yüzden “Tavernalar Kralı”na çıkacaktı adı. Ona bu unvanın yakıştırılması boşuna değildi. Her telden, her dilden şarkılarla onu dinlemeye gelenleri gece boyu yerinde oturtmaz, coşturur, eğlendirirdi. Bir tebessüm kalırdı evlerine dönerken insanların yüzünde. Bu pek az şarkıcıya nasip olmuş bir yetenek, bir marifetti.


Hayık Aram Tataryan, 1945 yılında dünyaya gözlerini İstanbul’da açtı. İlk sahne deneyimini 1964 yılında yaşadı. 1968 yılından sonra ise Maksim Gazinoları başta olmak üzere, Lunapark, Bebek Belediye, Taksim Belediye, Belvü gibi dönemin en önemli gazinolarının yanı sıra Altın Balık Restoran, Gastonyalı Toma’nın Yeri, Yurdaer Doğulu’nun Dingo’nun Ahırı Gazinosu, Oflu İsmail’in Yeniköy Alabalık Gazinosu gibi ‘taverna’ tabir edilen eğlenceli yerlerinde programlar yaptı.

Hayko’nun sahnelerde kazandığı başarıyı plak dünyasında pekiştiren şarkı, Ermenilerin adeta bir marş gibi ezbere bilinen ve söylenen “Sude Sude” adlı şarkısı oldu. Yetmişlerin başında şarkıyı Zührap Büyük’ün yazdığı Türkçe sözlerle “Her Şey Yalan” olarak plak yaptı. Bu plak, sonrasında yayımlanacak sayısız Hayko 45’liğinin habercisiydi aslında. Plakları da en az sahnesi kadar eğlenceliydi ve bu yüzden de çok beğeniliyordu. Hem sahnede, hem de plaklarında ona yıllar boyunca Kupa Dörtlüsü eşlik etti, plaklarında Türkçe şarkı sözlerine büyük çoğunlukla Zührap Büyük imza attı.


Daha sonra Ülkü Aker’in yazdığı sözlerle “Mavi Boncuk” olarak Kamuran Akkor’un sesinden meşhur olacak ve Emel Sayın’ın aynı adlı filmiyle yıllar boyu unutulmayacak şarkıyı Türkçe olarak ilk söyleyen Hayko’ydu. Sözlerini yine Zührap Büyük’ün yazdığı “Nazlısın”, TRT denetiminden geçmeyince,  yeterinde duyulmadan bir köşede kaldı.

Hayko’nun bir başka ilki ise sahnede ilk kez tef kullanan şarkıcı olmasıydı. Eğlence hayatının bugün dahi olmazsa olmazlarından biri olarak kabul edilen tef modasını başlatan da oydu. Kendine has kostümleri, bol paçalı dar pantolonları, fırfırlı kollu, geniş yakalı gömlekleriyle elinde tefi ve hep gülen yüzüyle kazındı bir kuşağın hafızasına.


Türk popunun plaklarda kalmış tarihini 2005’ten bu yana gün ışığına çıkarmaya devam eden Ossi Müzik, bu albümle de diskografisinin tamamı arşivlerde gömülü bir yıldızın daha şarkılarını bugüne taşıyor.  Zührap Büyük ve bir şarkıda da Çiğdem Talu’nun sözleriyle Türkçe’ye kazandırılmış altmış ve yetmişler usulü taverna şarkılarının on altı tanesi ve dört de Ermenice şarkı ile Hayko kariyerinin belki az ama hakikaten öz bir seçkisi bu. Yazıda bahsi geçen “Sude Sude”nin orijinal ve Türkçe versiyonlarının yanı sıra Mavi Boncuk’un ilk versiyonu “Nazlısın” ve tek kanallı siyah beyaz televizyon günlerinde Hayko’yu sık sık ekranda söylerken izlediğimiz “Sor Bana” da cabası. Bilenlere o günleri hatırlatmak, bilmeyenlere yeni ve farklı bir müzikal tat yaşatmak için...  

Bu şarkıları dinlerken Hayko’nun o eğlencesi, neşesi bol, güler yüzlü ve samimi dünyasına bir albüm boyunca konuk olacaksınız. Henüz seksenlerin acısı, hüznü, gözyaşı değmemiş, yolunu altmış ve yetmişlerin aydınlığından, eğlencesinden, renginden almış tavernaların, müzikli sahil restoranlarının ve ışıltılı, şaşaalı gazinoların duvarlarında yıllar boyu çınlamış, o şen şakrak ses… Hayko… Tavernalar Kralı!

MAYIS 2012

Yavuz Hakan Tok

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder