İzlediklerim Aralık 2011

HÜSNÜ ARKAN & BİRSEN TEZER - "HOŞ GELDİN"


İlk albümünü, yurt dışında yaşadığı dönemde, 1990 yılında, Şanar Yurdatapan’ın müzik direktörlüğünde kaydeden Hüsnü Arkan, 1993 yılında Ezginin Günlüğü’ne katılmıştı. Hem sesi, hem de yazdığı şarkılarla grubun on bir albümünde imzası bulunan Hüsnü Arkan, 2010 yılında, uzun yıllar sonra ilk kez bir solo albümle dinleyici karşısına çıktı.

Her ne kadar adı “Solo” olsa da, rahatlıkla bir Ezginin Günlüğü albümü gibi de dinlenilebilecek bu albümdü bu. Şahsen benim “playlist”imden o vakit bu vakit düşmüyor (ki nankör Ipod hafızasında zordur bir albümün bu kadar uzun kalabilmesi).


Şarkılarla epey mücadele eden, hatta mücadeleden de ötesi, adeta kavga eden bir şarkı söyleme stili var Hüsnü Arkan’ın. Bunu uzun yıllardır onun karakteristiği olarak benimsemişiz zaten, ne gam. Kaç zamandır biliyoruz ki Hüsnü Arkan imzasının olduğu yerde şiirli şarkı sözleri, şiirlerden bestelenmişler, zamansız, modasız, gelen geçmeyen armonik ve melodik yapılarla kurgulanmış evladiyelik şarkılar var. Nitekim “Solo” tam da böyle bir albümdü. Bundandır ki dinlemelere doyulmuyordu.

Geçtiğimiz ay içerisinde Hüsnü Arkan’ın “Mino’nun Siyah Gülü” adını verdiği yeni kitabı yayımlandı. Kitabı satın alanlar, “5 Mayıs” adlı yeni bir şarkının yer aldığı Hüsnü Arkan “single”ına da sahip oldular.


Albümün en güzel şarkılarından biri olan ve Arkan’ın Birsen Tezer’le düet söylediği “Hoş Geldin” için çekilen klip ise geçtiğimiz hafta servis edildi.

“Solo” albümünden çekilen ikinci klip bu. Şarkının hikâyesinden azade, tematik bir klip. Ülke tarihinin kara deliklerinden biri olan ve ne yazık ki bu çağ ve bu zamanda dahi süregelen, acısı hiç geçmeyen, yarası hiç kapanmayan şu veya bu sebeple “kayıp” olmuş, kaybolmuş, kaybedilmişlerin anısına çekilen klip, heykeltıraş Mehmet Aksoy’un atölyesinde ve kısmen de Heybeliada’da çekilmiş. Klip boyunca sürekli gördüğümüz heykeller de Aksoy’un “Kayıp Analar” adlı eserleri.


Yanı sıra klipte Derya Alabora ve Yetkin Dikinciler de oyuncu olarak yer alıyorlar. Ve elbette ışıklı, tertemiz ve aydınlık sesiyle su gibi duru Birsen Tezer…


Mehmet Adil Yalçın’ın yönetmenliğini yaptığı klip de, şarkı da genel geçerin hengâmesinde başka bir dünyaya aitmiş gibi duruyor. Belki de sahiden öyle. Başka bir zamanın, başka bir dilin, imlânın, başka zamanların insanlarının el sürdüğü, el verdiği, başka bir dünyanın şarkısı, şiiri, filmi aslında izlediğimiz. İyi ki de öyle. Ferah bir soluk her zaman iyi geliyor. Kulağımız, gözümüz, kalbimiz temizleniyor.


SALİM DÜNDAR & YEŞİM SALKIM - "AMA SEN YOKSUN"


Eskilere, hele ki çocukluğumuza iz sürmüşlere saygımız, sevgimiz sonsuz. Bu uğurda abartmaktan imtina edenlerden değilim. Ne ki ne söylesem abartı kaçmayacakların sayısı da az değil resmi (ya da şahsen, bizzat, öz, kişisel, bana ait, hususi) pop tarihinde/tarihimizde. Salim Dündar bunların en başında sayılacaklardan.

Başta Nükhet Duru ve Seyyal Taner olmak üzere nice “adam gibi” şarkıcının onun tekniği ve sahne duruşundan ne denli etkilenerek yol aldığı hem bilinir, hem söylenir. İspanyolca şarkıları bir İspanyol kadar, hatta daha iyi söylemesi, gündelik hayattaki mülayim görünüşlü adamın şarkı söylerken kendini kaybetmesi, delirmesi ve devleşmesi ise efsane gibi anlatılır.  


Az bulunur bir ses, bir şarkıcı, kelimenin tam anlamıyla bir duayendir Salim Dündar. Onu sahnede şarkı söylerken bir kez izlemişseniz, sonrasında ne izleseniz, kimi izleseniz eksik kalır, kalmıştır bilen bilir.

Hal böyleyken ve de Dündar hayli yaş almış; yani bu eşsiz ses ve yorum tam da demini bulmuşken, benim eksik vefalı, ayran gönüllü memleketim insanı handiyse kapıları kapatmıştır nicesi gibi Salim Ağabey’e de yıllar yılı. Reva mıdır? Elbette değildir. Popülerliğin gözünü çıkarmayana ekmek yedirmez, teklif götürmez sektör bir yana, konserine, çalıştığı yere rağbet etmez, albümü çıksa alıp dinlemez, televizyona çıksa reyting bahşetmez halkım da az sabıkalı değildir söz konusu vefaysa şayet.


2010 yılınsa Selahattin Erhan’ın üstün çabalarıyla bir araya getirilen kıdemli ve daha az kıdemli şarkıcıların düetlerinden oluşan “Her Devin Devleri” (kötü bir addı, evet) albümü, olması gerekenden çok daha az ilgi gördü belki ama en azından Salim Dündar’ın yeniden keşfedilmesine neden oldu.

Salim Dündar 2011’in Mart ayında yine Selahattin Erhan imzalı ama bu defa solo bir albümle karşımıza çıktı ve böylece kariyerinin üçüncü albümünü, tam 30 yıl aradan sonra yayımlamış oldu.

Emre Plak etiketiyle ve “Sihirli Değnek” adıyla piyasaya sürülen bu albüm, geçtiğimiz günlerde bu defa DMC etiketiyle ve “Ama Sen Yoksun” adıyla yeniden yayımlandı. İçerikte de birkaç değişiklik var tabi.


Öncelikle yeni baskıya adını veren şarkı… Daha önceki baskıda Dündar’ın solo seslendirdiği bu şarkı bu defa Yeşim Salkım’la düete dönüşmüş. İyi de olmuş. Bu iki ses çok yakışmış birbirine.

Önceki baskıdaki altı şarkıya ilave olarak, bu yeni baskıya yedinci bir şarkı konmuş ki o da Salim Dündar’ın ilk kez 1972 yılında 45’lik plağa okuduğu “Bir Dost Bulamadım” adlı şarkı. Böylece “cover”sız albüm kalmasın mantığı bir kez daha hortlatılmış gerçi ama bahis konusu Salim Dündar olunca ne söylese dinleniyor; gidiyor yani.


Böyle bir adam, bir ses, bir “ekol” kolay kolay yeniden gelmez. Bir kulak kabartın, pişman olmazsınız. İşe bu klipten başlayabilirsiniz mesela.



ARALIK 2011      

Yavuz Hakan Tok

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder