Bilgen Bengü - "En İyileriyle"

ŞU BİZİM “KIVIRCIK”


Lacivert soket çorapları, çoraplarıyla aynı renk yeleği, tam da yetmişler işi geniş yakalı beyaz gömleği, kocaman bir çengelli iğneyle tutturulmuş ekose eteği ve en çok da kıvırcık saçları, masum ve güleç bakışlarıyla yer etmişti görsel hafızamıza. Eliyle “Delisin delisin” işareti yapar, kendi etrafında hızlıca bir döner, sonra eski zamanların twist dansına benzer bacak hareketleriyle şarkının ritmine kendini kaptırır giderdi. Yakınlarda bir vakit, dönemdaşlarının da konuk olarak sahneye çıktığı bir gecede, biraz da emrivakiyle “O Piti Piti”yi söylemiş, sonra da şaka yollu sitem etmişti Hakan Eren’e “Bu yaşta bana bu şarkıyı söyletiyorsun ya,” diyerek. Gülüşmüştük ama, aslına bakarsanız kimse de yadırgamamıştı onun “bu yaşta” bu şarkıyı söylemesini. O, onu tanıdığımızda o kadar küçüktü ki çünkü, aradan kaç yıl geçerse geçsin, hep aynı yaşta kalmıştı gözümüzde.

Klişe olsun diye değil, ayniyle vaki; şarkı söylemeye çok küçük yaşlarda başlamıştı Bilgen Bengü. Üstelik o vakitler pek de her gence nasip olmayacak türden bir şansla, ailesinden de destek görmüştü bu konuda. Öyle ki, ilk profesyonel mukavelesine onun adına ailesi imza attığında on beşinde ya var, ya yoktu. Bir ikinci şans da bu noktada çalmıştı kapısını. Daha yolun en başında, Nino Varon çıkmıştı karşısına. Hem o dönem ülke müzik sektörünün tam göbeğinde duran birkaç adamdan biriydi Nino Varon çünkü, hem de o yaşta bir çocuğun bile gözü kapalı emanet edilebileceği türden bir profesyonel bir müzik adamı. Nitekim küçük Bilgen’in Nino Varon aracılığıyla Şanar Yurdatapan ve Atilla Özdemiroğlu ile tanışması ile birlikte, ancak filmlerde ya da romanlarda filan rastlanabilecek bir şöhret öyküsü de başlıyordu.

Henüz bütün taşların el yordamıyla yerine konulduğu o günlerin müzik piyasasında, Cici Kızlar ilk profesyonel “proje”lerden biri olarak müzik tarihine geçecekti. İyice bir düşünülmüş, hesap edilmiş şarkılar, seçilmiş kostümler ve yazılmış danslar, çocukluktan henüz çıkmış, hatta belki de henüz çıkamamış üç genç kızın suretinde Cici Kızlar projesi olarak şekillendiğinde, seçilen kızlardan birinin Bilgen Bengü olması boşuna değildi. Hali, tavrı, sesi ve fiziğiyle Bilgen, mumla aransa bulunmayacak bir cici kız olacaktı zira. 1974 yılında yayınlanan ilk 45’likleriyle değil belki ama, 1975 yılı Eurovision Şarkı Yarışması Türkiye elemeleriyle Cici Kızlar bir anda ülke çapında tanınır olduklarında, herkes Bilgen’i “Hani şu kıvırcık olan, en küçükleri canım işte...” diye tarif edecekti.

Semiha Yankı ve Cici Kızlar’ın eşit puanlarla birinciliği paylaştıkları final gecesi, iş kuraya kalınca, kura zarfını Cici Kızlar’ın en küçükleri olması nedeniyle Bilgen Bengü çekecek ve çektiği boş zarf onların birinciliği Semiha Yankı’ya teslim etmelerine neden olacaktı. Bilgen o zarfı değil de, öbür zarfı çekseydi, kader çizgileri nasıl değişir, hikayenin bundan sonrası nereye giderdi bilinmez ama, Cici Kızlar kazansalar da, kaybetseler de yer etmişlerdi bir kere dillere ve dahi gönüllere. Oradan buraya, zaten bir daha da silinmeyeceklerdi.

Çok meşgul, çok koşturmacalı, ama hep çok başarılı bir iki yıl geçiren Cici Kızlar, 1976 yılında kendi kendini feshetti. Sonsuza dek cici kız kalmanın can sıkıcılığı bir yana, hepsi başka başka ideallerin peşindeydi. Üçünün arasından rotasını yine müziğe doğru döndürense  Bilgen Bengü oldu. Grubun dağılmasının üzerinden bir süre geçmişti ki, Bilgen’in ilk solo 45’liği “Söyle Kimdi O / Bizim Olsun” raflardaydı.

Ergen sesiyle, hani biraz da okul korosu havasında, cıvıl cıvıl şarkılar söyleyen cici kız, daha içi dolu aşk şarkıları söyleyen bir genç kıza dönüşmüş, üçlünün içinde çok da fark edilmeyen sesinin tüm karakteristiği de böylece ortaya çıkmıştı. Bu ilk solo 45’lik, onun ne denli iyi bir şarkıcı olacağının habercisiydi. Nitekim Nino Varon’un prodüktörlüğüyle piyasaya çıkmış bu plağın başarısı, Cici Kızlar sonrası akıllara gelen “acaba”ları da silip götürüyordu. Kim bilir, belki de hikaye daha yeni başlıyordu.

Elinizde tuttuğunuz bu albüm, Bilgen Bengü’nün 1976 yılından bu günlere uzanan solo kariyeri boyunca imza attığı çalışmalardan derlenmiş çok renkli bir seçki. Çok renkli, çünkü 1976 yılında keydedilmiş ilk solo şarkısı da var, 2003 yılında kaydedilmiş son şarkısı da. Yayınlanmış 45’lik plaklarındaki şarkıların neredeyse tamamı ve 1983 yılında sadece kaset formatında yayınlanan ilk ve tek albümündeki şarkıların büyük bir kısmı da ilk kez bu albümle yıllar sonra tekrar dinleyici karşısına çıkıyor. Ama hepsi bu kadar da değil. Albümde yer alan altı şarkı, daha önce hiç yayınlanmamış, sürpriz kayıtlar. Bir İtalyanca, iki alaturka beste, iki yakın tarihli kayıt ve bir de Eurovision sürprizi: “Bigudi”.

1981 yılında çoktan seçmeli formülle organize edilen Eurovision Şarkı Yarışması Türkiye elemelerinde seçilen altı şarkıdan biri olan “Bigudi”yi seslendirenlerden biri de Bilgen Bengü idi. Bunu, o dönemin gazete ve dergilerinden biliyorduk. Ancak jüri tarafından seçilmeyen ve Füsun Önal versiyonu tercih edilen şarkının bu versiyonu hiç dinlememiştik ki, ilk kez bu albümde dinliyoruz. Öte yandan aynı yıl Kayahan’ın yorumuyla finalde yarışan “Dostluk” adlı şarkının Bilgen Bengü versiyonu da bu albümde yeniden karşımıza çıkıyor ve yarışmanın sesli tarihinde kayıp iki şarkının daha yeri böylece dolduruluyor.

Bilgen Bengü, artık tamamen profesyonel bir şarkıcı olarak adını kabul ettireli çok yıllar geçmişken bile tanınır olmanın gözü kör eden özgüveniyle karanlıkta yol almaktansa, ayaklarını sağlam yere basmayı tercih etti ve seksenli yılların ilk yarısında Türk Müziği Konservatuarı Temel Bilimler Bölümünü bitirerek yapmakta olduğu işin teorik eğitimini de aldı. Ancak o, akademik eğitimini aldığı bu branşı, sahne ve televizyon programlarında sadece bir renk unsuru gibi kullanmayı tercih etti ve büsbütün bir alaturka yorumcusuna dönüşmeyi hiç düşünmedi. Bu albümde ilk kez yayınlanan iki alaturka şarkıda, özellikle bir klasik musiki eserindeki icra yetkinliği de büyücek alkışları hak ediyor.

Onun “kıvırcık” olarak tanındığı o günlerde, “perma” denilen yöntemle saçları kıvırcıklaştırmak pek modaydı. Hatta Semiha Yankı bile 1975 Eurovision Türkiye finalinin yapıldığı gece kıvırcık bir perukla sahneye çıkmıştı. Sonra o moda geçmiş, ama Bilgen’in doğuştan kıvırcık saçları hiç değişmemişti. “Kıvırcık” lakabı da öyle. 1983 yılında yayınlanan ilk albümünün adını da “Kıvırcık” koymuştu sırf bu yüzden. Bir keresinde üzerinde askılı bir bluz, bir eliyle üzerindeki kloş eteği dizine kadar sıyırmış, dudaklarını da alabildiğine yapmacık büzerek, belli ki eğlencesine, “Ancak bu kadar seksi olabiliyorum,” diyerek poz vermişti Hey Dergisine. O ara pek revaçta olan soyunup dökünme, bikinili mayolu poz verme furyasını alaya alıyordu haliyle. “Kıvırcık” lakabının dip notunda saklı “bizim kız, komşunun kızı, ailemizin kızı” sahiplenmesi boşa değildi. İstese de “vamp” olamazdı ki.

“Şu bizim Kıvırcık” şahane şarkılarıyla geri döndü. Hayatın gailesinde unuttuğumuz duyarlılıkları, mutluluğu, katıksız aşkı ve en çok da masumiyeti bize tekrar hatırlatmak için. Buyurun dinleyelim !

MART 2009

Yavuz Hakan Tok

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder