Türkçe “rock” müziği yakından takip edenlerdenseniz, 2011
yılında “Gelecek” adını taşıyan bir albüm yayımlamış Planeur grubundan mutlaka
haberdarsınızdır. Onur Ataman ve Serkan Modalı tarafından kurulmuş Planeur,
Türkçe “rock” standartlarının epey dışında, sağlam bir ilk albümle dikkatleri
üzerine çekmişti. Sonrasında gruptan ikinci bir albüm gelmedi, sadece Serkan
Modalı gruptan bağımsız olarak solo çalışmalar yaptı. Ama ben bu yazıda ondan
değil, Planeur’un diğer elemanı Onur Ataman’dan bahsedeceğim. Çünkü Ataman, az
bulunur bir müzisyen, bir müzik adamı ve çok daha fazla bilinmesi gereken, çok
acayip işler yapıyor bu sıralar.
Onur Ataman, 1995 yılında girdiği İstanbul Devlet
Konservatuarı’nda opera ve şan eğitimi alarak başlıyor müzik tahsil etmeye. 2001
yılında Lahey’deki Hollanda Kraliyet Konservatuarı Caz Gitar Bölümü’ne kabul
edilen ilk Türk müzisyen oluyor. 2006 yılında Hollanda hükümeti tarafından
üstün yetenekli öğrencilere verilen “top talent” bursunu almaya hak kazanıyor.
Aynı okulda lisans ve master eğitimini tamamlıyor ve iki yıl boyunca da
Hollanda’da Leiden Üniversitesi ve Belçika Ghent’te Orpheus Instute’de doktora
eğitimine devam ediyor.
Doktora eğitimi boyunca İngiltere’de Royal College of Music
ve Oxford Music Faculty’de caz müziğinin Türk Müziği ile entegrasyonu ve
emprovizasyon üzerine araştırmalarda bulunuyor. Bu süreçte Onur Ataman Ensemble
ve İstanbul Connection çatısı altında Avrupa ve Türkiye’de birçok konser veriyor,
albümler kaydediyor. Dahası North Sea Jazz Festivali, İstanbul Jazz Festivali,
Delft Jazz Festivali ve Turkey Now Festivali Amsterdam gibi festivallerde sahneye
çıkıyor.
Yani toplamda 12 yıl süren bir eğitim/akademik süreçle ve
dahası sahne, stüdyo deneyimi ile kendini yetiştirmiş, deyim yerindeyse müziğin
ilmini yapmış bir müzisyen Onur Ataman. Yazarken ben yoruldum, varın siz hesap
edin.
2010 yılında Türkiye’ye döndükten sonra organizatörlük,
prodüktörlük ve eğitmenlik diye özetleyebileceğim bir dolu iş var Ataman’ın portföyünde.
Planeur albümü de bu dönemde yapılmış zaten. 2015 yılından itibaren Motto Müzik
web TV’de programlar yapan Onur Ataman, halen Ataman Müzik Atölyesi bünyesinde,
atölye ve seminerler düzenlemeye ve eğitmenlik yapmaya devam ediyor.
Bunları kısaca da olsa özetlemem lazımdı çünkü şimdi
bahsedeceğim Onur Ataman projesi, ancak bu altyapıda bir müzisyenin altından
kalkabileceği türden bir proje. Ya da bu deneyimde bir müzisyenin
üstelenebileceği diyelim. Ve asıl meseleye gelelim.
“Caz bir demokrasidir” mottosuyla yola çıkmış Onur Ataman bu
projeyi tasarlarken. Çünkü caz müziğinin herkesin eşit hakka sahip olduğu ama
özgürce kendini ifade edebildiği, yani doğaçlama yapabildiği, bunun yanı sıra
takım ruhundan beslenen ve her zaman yeniliğe açık olan bir müzik türü olduğunu
düşünüyor ki haksız değil. Bu yüzden de hazırladığı seminerlere “Inovation is
the tradition of jazz music " (yani “inovasyon, caz müziğinde bir
gelenektir”) sloganını uygun görmüş.
Buradan hareketle, konuşmaları ve seminerlerinde
katılımcıları bir caz ve inovasyon yolculuğuna çıkarıyor. Çeşitli örneklerle
müzikler dinletiyor, hikâyelerini anlatıyor ve dönemleri incelerken kimler ne
gibi riskler almış, nelerden vazgeçmişler, bu müziğe neler katmışlar, onları
irdeliyor. Bir takım örnek alıştırma ve teknikler uygulayarak, katılımcılara cazdan
esinlenerek yaptıkları herhangi bir iş içerisinde yaratma noktasına nasıl
geleceklerini anlatıyor. Bunun için geliştirdiği “öğrenmede transfer teknikleri”ni
aktarıyor.
İlginç değil mi? Yani bir müzisyen olmanız, müzikle içli
dışlı olmanız gerekmiyor. Bambaşka bir iş de yapıyor olabilirsiniz. Ama
yaptığınız işte caz müziği size yol gösterici, ilham verici olabilir. Bunun
nasıl olabileceği ise Onu Ataman’ın seminerlerinde anlatılıyor.
Meraklısı için seminerlerden konu başlıklarını da
vereyim:
Bir iletişim biçimi
olarak caz müziği ve caz müziğinin dili
Caz müziğinde zaman
anlayışı
Caz müziğinde devirler
ve inovasyon
Caz Müziğinde yaklaşım
(Miles Davis Yaklaşımı)
Caz müziğinde
perspektif ve doğaçlama
Kendi zaman
anlayışımızı geliştirmek ve caz müziğinde zamanlama
Zamanı etkin kullanmak
için teknikler ve müzikal örnekler
Çalışma ve teoriden
nasıl yaratıcı sürece geçiş
Öğrenme prensipleri ve
rastgele öğrenme
Planlama, çalışma,
inovatif yaklaşım ve yaratıcı çalışma
Geleneksel yaklaşımlar
ve modern zamanlar savaşında kişinin yaklaşımı ve tutumu nasıl olmalıdır?
Müziğin gerçekliği ve boyutları, kişiyi nasıl başka bir yaratıcılık boyutuna
taşıyabilir? Yaratıcılık ile iş hayatında fark yaratma.
Onur Ataman yakın zamanda Ford Otosan Arge bölümü
çalışanlarını verdi bu semineri. Benim de ilgimi o zaman çekti zaten ve detay
öğrenmek için, nedir ne değildir diye sormak için aradım Onur’u. 7-28 Mayıs
tarihleri arasında ise İstanbul Bilgi Üniversitesi Santral Kampüsünde, bir dizi
ders halinde meraklısına sunmaya hazırlanıyor “Caz ve İnovasyon Teknikleri”ni.
Uzun vadede amacı ise bu dersleri, konuşmaları ve
seminerleri yaygınlaştırarak, farklı üniversitelerde ve farklı şehirlerde
sürdürebilmek. Şahsen ben ilk fırsatta bulduğumda gidip yerinde izleyeceğim
anlattıklarını. Zira yukarıda da bahsettiğim gibi, bu derece müziğin ilmini
yapmış bir müzisyenin anlatacaklarından kendi payıma bir kazanım
çıkarabileceğime şüphem yok. Müziğin sadece dinlemek için, eğlenmek için,
duygulanmak için var olmadığını düşünenlerdenim çünkü. En az matematik kadar,
fizik kadar, mühendislik kadar var müzik hayatımızın her alanında. Müzikten
ilham alarak gündelik hayat içerisinde çok şeye başka gözle bakmayı, başka
türlü yaklaşmayı, kim bilir belki de başka türlü yaşamayı öğrenebiliriz. Onur
Ataman tam da bu iddiada zaten. Bu yüzden de anlattıklarını can kulağıyla
dinlemek, anlamaya, öğrenmeye çalışmakta fayda var.
Onur Ataman’ın Bilgi Üniversitesi’nde vereceği Caz ve
İnovasyon Teknikleri derslerine katılabilmek için detaylı bilgiyi aşağıdaki
adresten edinebilirsiniz:
NİSAN 2016
Karlar Düşer en çok Akrep Nalan'a yakışıyor. Keşke o albümden Hangimiz olsaydı best of'ta.
YanıtlaSil