Yeter ki Müzik Olsun
  • Seninle Üç Dakika
  • _Giriş
  • _1975
  • _1976
  • _1977
  • _1978
  • _1979
  • _1980
  • _1981
  • Röportajlar
  • Konser Yazıları
  • _2019 Konserleri
  • _2018 Konserleri
  • _2017 Konserleri
  • _2015 Konserleri
  • _2016 Konserleri
  • _2014 Konserleri
  • Günün Şarkısı
  • Albüm / Şarkı Eleştirileri
  • Güncel
  • Yıldızlar
  • Klasikler
  • Ses Dergisi
  • Günlükler
  • _Eurovision 2011 Günlüğü
  • _Eurovision 2010 Günlüğü
  • _Nasıl TV Programı Yaptık?

(20 Eylül 2016 tarihinde www.hayatmuzik.com 'da yayımlanmıştır.)

Aziz Kiraz, son dönem yetenek yarışmalarından çıkmış en farklı, en kişilikli, en dikkat çekici isimlerden biri oldu. Henüz 18 yaşında olmasına rağmen hem oktavı geniş sesi, hem de gayet oturmuş, olgunlaşmış şarkı söyleme biçimi ile dinlerken kulak kesildiğimiz Aziz, sempatikliği ve güler yüzü ile de hafızalara yer etti. Müziğin eğitimini alıyor olması, opera öğrencisi olması da yeteneğinin altını dolduruyordu üstelik.


Bu hızla Aziz kapanın elinde kaldı ve ilk teklisi “Efso”, vakit geçirmeden piyasaya sürüldü. EMI Müzik etiketiyle yayımlanan şarkının söz ve müziği Alper Narman – Onur Özdemir ortaklığında yazılmış, düzenlemesi ise Osman Çetin’e ait.


Fakat o da ne? Bu Aziz, O Ses Türkiye’de seyrettiğimiz Aziz değil. Her gün bir yenisiyle karşılaştığımız genç erkek popçulardan biri. Yarışmada farklı kostümleri, saçları ile dikkatimizi çeken çocuksu genç gitmiş, sokağa çıksak on dakikada en az on tane göreceğimiz görünümde bir delikanlı gelmiş yerine. Şarkısı deseniz, onda da Aziz’i ara ki bulasın. Başından sonuna o dek o kadar Onurr gibi söylemiş ki Aziz, kendisinden eser kalmamış.


Aslında şarkı tam da Aziz yaşında bir gencin söyleyeceği türden. Onun yaş ortalamasında sevilmemesi için de bir neden yok. Belli ki buradan yola çıkılmış. Ama yarışmadaki Aziz’i az ya da çok izlemiş herkes biliyor ki gerçek Aziz bu değil. Bu şarkı da bu imaj da Aziz’e “küçük” gelmiş, onu sıradanlaştırmış.


Aziz’in çok sıcak bir ekran/sahne enerjisi var. Sesini kullanmayı, şarkı söylemeyi de iyi biliyor. Bu niteliklere sahip olduğu sürece sırtı kolay yere gelmez kuşkusuz. Bu şarkıyla da gelmeyecektir büyük ihtimalle. Ama biz, yarışmadan edindiğimiz izlenimle, ondan çok daha fazlasını beklemek durumundayız. Yine de enseyi karartmıyoruz tabii, Aziz daha çok genç. Belki de bu çekingen bir ilk adımdır ve devamı daha iddialı gelecektir; bekleyip görmek lazım.



Bu arada Aziz ismini soyadı olmaksızın kullanmak da doğru bir taktik değil sanki. Bu internet çağında tek isim kullanmak zaten çok riskli. Basit bir örnekle, bu satırları yazarken Google hazretlerine “Aziz” diye sual ettiğimde ancak dokuzuncu sayfada, o da Aziz Kiraz olarak bir videosuna denk gelebildim. Oraya kadar Rutkay Aziz’den Bulgar şarkıcı Azis’e kadar kimler kimler çıktı karşıma. Oysa “Aziz Kiraz” diye aradığımda doğrudan ulaşabildim. Kiraz çok sevimli ve de artistik bir soyadı kaldı ki; bir “Sağıroğlu” değil yani.

EYLÜL 2016
0
Share

(20 Eylül 2016 tarihinde www.hayatmuzik.com 'da yayımlanmıştır.)

Edis ilk iki şarkısıyla epeyce dikkat çekti ve 2015’in en iyi çıkış yapanlarından biri oldu. Ama arayı gereğinden fazla soğuttu sonra. “Her Şey Aşktan” filmi için seslendirdiği ve Ocak 2016’da yayımlanan Sezen Aksu’nun “Vay” şarkısını bir kenara koyarsak, 2016 Eylül ayına dek piyasaya yeni bir şarkı sürmemiş olması bir taktik hata. Biliyorum ki o, bu süreyi stüdyoda albüm çalışmaları ile geçirdi ama yine de tüketimin bu kadar hızlı olduğu bir arenada bu kadar uzun süre ortalarda olmamak, hele ki adını yeni yeni duyuran biri için epeyce riskli.


Edis’in yeni teklisi “Dudak”, geçtiğimiz günlerde PDND Müzik etiketiyle yayımlandı. Şarkının söz ve müziği Edis’e, düzenlemesi ise Ozan Çolakoğlu’na ait.

Uzun yıllardır ülkenin gördüğü en sıkı “star” adayı Edis. Bunu başından beri söylüyorum. İzleyeni/dinleyeni kısa yoldan etki altına alan bir ışığı var her şeyden önce. Kendi şarkılarını yazıyor ve bu şarkılar piyasa standartlarının üzerinde seyrediyor. Sesi farklı, ayırt edilebilir. Yanı sıra sosyolojik açıdan da bir “star”ın sahip olması gereken en önemli şeylerden birine sahip; aynı anda hem kışkırtıcı hem de masum bir profil çizebiliyor.


Bütün bu artıları bir kazanıma dönüştürmek ise elbette doğru stratejiden geçiyor. Buradan bakıldığında Edis, “Dudak”la bir parça risk almış gibi görünüyor. Biraz daha sert, biraz daha “bad boy” bir Edis var bu defa. Hem şarkının “sound”u bu yönde, hem de Edis’in şarkı söyleme biçimi, klipteki hali, tavrı. Kesin olan bir şey var ki, kimselere benzemiyor. Yıllardır üç numaralı bakışından öte bir numarası olmayan bir türlü olamamış “star”larımızdan biri gibi değil mesela. Ya da çok aykırı, çok farklı bir şey yapacağım derken ana akımın trenini  kaçıracak gibi değil. Kendine başka bir kulvar açıyor aslında. Bu da henüz üçüncü şarkısını duyduğumuz biri için bir başarı.



Çok kolay algılanabilir, ha deyince eşlik edilebilir bir şarkı değil “Dudak”. Bu nedenle belki biraz ağır ilerleyecektir. Buna karşın Edis’in ilk albümüne giden yolda dinleyici ve hayran beklentisini bir tık daha yukarı taşıdığı söylenebilir. 

EYLÜL 2016
0
Share

(20 Eylül 2016 tarihinde www.hayatmuzik.com 'da yayımlanmıştır.)

Aleyna Tilki, Yetenek Sizsiniz yarışmasında şarkı söyleyerek adından söz ettirmiş, çok genç, neredeyse çocuk denecek yaşta bir yetenek. Emrah Karaduman ise genç yaşına rağmen Türkçe popun ana akımında ses getiren işler yapmış bir prodüktör ve şarkı yazarı. Tilki ve Karaduman’ın bir araya geldiği “Cevapsız Çınlama” adlı şarkı, geçtiğimiz günlerde DMC etiketiyle servis edildi. Şarkının sözleri Gökhan Şahin’e, beste ve düzenlemesi ise Emrah Karaduman’a ait.


Popüler bir “sound”, “club”ları çınlatacak bir elektronik düzenleme, slogan sözler ve genç bir imajla iki ismin bir araya gelişi kendi kulvarında doğru bir iş gibi görünüyor. Aleyna Tilki’nin sahiden enteresan bir ses tınısı ve geniş bir ses aralığı var. Fiziği de “teenage” bir pop yıldızı olmaya çok müsait; üstelik dans da ediyor. 


Buraya kadar her şey tamam, kimya tutmuş. Ne var ki irice bir sorun var. Aleyna Tilki henüz şarkı söylemeyi ve sesini doğru kullanmayı bilmiyor. Diksiyon, artikülasyon, prozodi gibi doğru şarkı söylemenin olmazsa olmazlarından belli ki habersiz. Bu yüzden de şarkıda ne söylediği hemen hiç anlaşılmıyor. Yarışma performanslarını da izledim ve 2014’ten bu yana bu konuda hiç yol almamış olduğunu gördüm. Basın bülteninde yazdığına göre Aleyna bu şarkı için Emrah Karaduman’la birlikte aylarca stüdyoya kapanmış. Keşke o aylar boyunca bir vokal koçu da eşlik etseymiş çalışmalarına.



Henüz 16 yaşındaki bir genç kızın hevesini ve hayallerini kırmak istemem asla. Aleyna bu işi doğru yapmaya başladıktan sonra şayet doğru da yönetilirse, adından sıklıkla söz ettirebilecek, dünyada da örnekleri çok olan “teenage” bir yıldız olarak rahatlıkla parlayabilecek potansiyelde; bu çok belli. İş ki doğru şarkı söylemeyi öğrensin.

EYLÜL 2016 
0
Share
SERTAB DİYORUM, KİME DİYORUM?


(29 Ağustos 2016 tarihinde www.hayatmuzik.com 'da yayımlanmıştır.)

Tazelenmiş Sertab Erener. Yenilenmiş, gençleşmiş. Müzik dünyasında uzun süreli iş-aşk ortaklıklarının bir zaman sonra müzikal verimi düşürdüğü bir sır değil. Örnekleri çok. Sertab’ın da “demire büründüm aşk ile” diyerek “post-Sezen Aksu” dönemine attığı ilk adım çok güçlü, çok sağlam olmuş, uzun süre de öyle devam etmişti. Şimdi ise Emre Kula var Sertab’ın hayatında. Hem yeni bir aşk, hem de yeni bir müzikal ortaklık bu. Belli ki Sertab’a iyi gelmiş. Bunu hem yeni albümünde hem de sahnedeki enerjisinde hissetmek mümkün.    


0
Share

(26 Ağustos 2016 tarihinde www.hayatmuzik.com 'da yayımlanmıştır.)

İrfan Özata yeni nesil pop yıldızı tanımının içine alınabileceklerden. Gerçi o, destekli bir proje olarak değil, tamamen kendi emeği ve çabasıyla bir yol açtı kendine. Birikiminin ve müzisyenlik deneyiminin gücüyle adını duyurdu. İyi pop şarkıları yazıyor, iyi şarkı söylüyor. Gelin görün ki fizik olarak bir erkek pop-star prototipine hiç uymuyor. Uzun boylu değil, kaslı değil, davetkâr ve çapkın bakışlar atmayı bilmiyor. Ne gam… İrfan bu eksiğini (bu bir eksikse şayet –ki bence değil, olmamalı) müziğiyle olduğu kadar sıcak, komik, sempatik hali ve tavrıyla pek güzel kapatıyor. Hatta artıya geçiriyor. Bunu görmek için sosyal medyada İrfan Özata takipçisi olmak yeter.


İrfan Özata’nın geçtiğimiz günlerde Sony Müzik etiketiyle piyasaya çıkan mini albümü “Yazı Tura” adını taşıyor. 2015 yılında “Emir Büyük Yerden” teklisi ve aynı adlı filmin “soundtrack”i olarak kullanılan “Git Başımdan” adlı teklisini yayımlamıştı İrfan Özata. Demet Akalın’ın ses getiren “Pırlanta” adlı şarkısının bestecisi olarak da duyduk adını bu yıl. İlk teklisi “Yanlış Fotoğraf” ve ilk albümü “Hayat Okulu” ise 2013 yılında dinleyici karşısına çıkmıştı.


“Yazı Tura”da “Git Başımdan”ın yanı sıra dört yeni şarkı ve bir de farklı versiyon var. Dört ayrı hedef kitleye yönelik dört yeni şarkı demek daha doğru olur belki. Bu anlamda biraz stratejik bir albüm bu. İlk albümünde tamamen kendi bildiğini yapmış ama istediği çıkışı tam anlamıyla yakalayamamış bir müzisyenin yol arayışı da denilebilir.


Albümün çıkış şarkısı olarak seçilen “Örf” işin romantik tarafında duran yavaş tempolu bir şarkı. Sözlerini Yazgın Kaçak yazmış, bestesini İrfan Özata yapmış, düzenleme ise Serkan Ölçer’e ait. Gökhan Şahin’in sözleri, İrfan Özata’nın bestesi ve Enver Günen’in düzenlemesiyle “Hır Gür” slogan sözleri, kolay tekrar edilebilir melodisi ve elektronik düzenlemesi nedeniyle tam bir “playlist” şarkısı. “Beach” olur, “club” olur, radyo olur ama mutlaka ayakta dinlenir cinsten... Ardından gelen “Meşrep” ise tam aksi istikamette, rakı masasında uzun oturmalık bir demlenme şarkısı. Sözler Yazgın Kaçak’ın, beste İrfan Özata’nın elinden çıkmış bu defa, düzenleme ise Altuğ Öncü tarafından yapılmış. Bu tür şarkılara bayıldığım bir sır değil. Öznel olmak gerekirse albümde en çok bu şarkıyı sevdiğimi de saklayacak değilim.


Yine bir Yazgın Kaçak – İrfan Özata şarkısı olan “Yazı Tura”, bu defa daha genç bir kitleyi hedefliyor. Daha Batılı, daha pop ve hatta daha “teen-age” bir şarkı çünkü. “Karşında sussam bile atasözü olur” gibi sıkı bir slogana yaslanan şarkının Osman Çetin imzalı düzenlemesi çok dinamik ve eğlenceli. Albümde şarkının daha kısa bir “Radio Edit” versiyonu da var.

“Git Başımdan” ise albümün tek bildik şarkısı. Gökhan Şahin ve İrfan Özata imzalı bu şarkının düzenlemesi Bahadır Tanrıvermiş tarafından yapılmış. Bir film müziği olması nedeniyle mi bilinmez ama teatral yönü ağır basan, bir müzikal şarkısı tadı veren türden bir şarkı “Git Başımdan”.


İrfan Özata’nın ses aralığı geniş, ses tınısı ise dinleyene pozitif enerji yüklüyor. Aslında kişiliğinin sesine yansıması demek daha doğru belki (tanıdığım için söylüyorum bunu.) Tam da bu sebeple eğlenceli, hatta bir parça esprili şarkılarda sesini ve ismini daha fazla parlatabileceğini söylemek yanlış olmaz. Belki bu albüm için her ne kadar ticari şansı yüksek olsa da bence “Örf” doğru bir çıkış şarkısı değildi. Ben olsam “Yanlış Fotoğraf”la yakaladığım çizginin üzerinden bir süre daha devam ederdim ve bu nedenle de bu albümün ilk klip şarkısı olarak “Yazı Tura”yı seçerdim. Tabii bu işler hiç belli olmuyor. Yarın öbür gün İrfan öyle güçlü bir yavaş şarkı yakalar ve öyle de iyi söyler ki benim bu fikrimi yerle yeksan ediverir. Müzik bu sonuçta, hiçbir zaman bir tek doğrusu olmaz.


Sedat Doğan tarafından çekilmiş fotoğrafları ve Melek Boçoğlu’nun grafik tasarımıyla özenli kartonet de albümü bütünlüyor. Eli yüzü düzgün pop sevenlere bu mini albüm tavsiye olunur.

AĞUSTOS 2016
0
Share

(26 Ağustos 2016 tarihinde www.hayatmuzik.com 'da yayımlanmıştır.)

Yerleşik pop-star algısının tamamen değiştiği bir dönemden geçiyoruz. Kusursuz ve mükemmel görünmek, illüzyon yaratmak, steril kalmak, gizemli ve erişilemez olmak gibi kendilerinden önceki kuşakların yer yer müziklerinden bile daha çok önemsedikleri kaygıları pek de umursamıyor artık yeni nesil pop-starlar. Daha doğal, daha samimi, daha yakın durmayı/gözükmeyi tercih ediyor, kartlarını daha açık oynuyorlar. Böylece hedef kitlelerinin nabzını daha kolay tutabiliyorlar. Plan, proje ve marka yönetimi gibi olmazsa olmazları ve profesyonellik gerekliliklerini de göz ardı etmeden sürdürülebilir bir kariyer çizgisi çizme konusunda, kendilerinden fersah fersah kıdemli pop-starları yaya bırakmaları da cabası.


Bu konuda birkaç belirgin örnek vermek gerekirse İrem Derici, Ece Seçkin ve Mabel Matiz’i ilk ağızda sayabilirim. Her biri birer proje olarak, profesyonel ekiplerce desteklenip sunulmuş olmalarına ve kısa sürede uzun yol almalarına rağmen kendileri gibi olmaktan hiç vazgeçmediler. Bu samimiyetin dinleyici cephesinde kabul gördüğü de açık bir gerçek.

Pop-star olmanın ve kalmanın kuralları yeniden yazılıyor ve görünen o ki önümüzdeki dönemde buna ayak uydurabilenler kazançlı çıkacak.


Harbiye Açık Hava’da Bengü konserinin kulisinde Ece Seçkin’le sohbet ettik. “Sizin kuşak da 15-20 yıl bekleyecek mi Açık Hava’ya çıkmak için?” diye kışkırtıcı bir soru sordum Ece’ye. “Ben beklemeyeceğim abi,” dedi kendinden gayet emin ve kararlı. Olmayacak bir hayal, boş bir iddia gibi gelmedi kulağıma.

Ece Seçkin’in yeni mini albümü “Zamanım Yok”, geçtiğimiz günlerde DGL ve DMC ortaklılığıyla piyasaya sürüldü. Albümde üç yeni şarkının yanı sıra, daha önce dijital formatta yayımlanmış Kolpa & Ece Seçkin ortak çalışması “Hoş Geldin Ayrılığa” da yer alıyor.


Sözleri Ayşen, bestesi Kemal Şimşekyay imzası taşıyan “Adeyyo”, çıkış şarkısı olarak servis edilir edilmez kendi kitlesini buldu. Bugünlerde her yerde duyuyorum bu şarkıyı. Doğru tutturulmuş oryantal dozu, kıvrak melodik yapısı, Ozan Çolakoğlu imzalı modern düzenlemesi ve pek sevdiğimiz türden “atarlı” sözleri ile kafadan “hit” bir şarkıydı zaten “Adeyyo”. İlk dinleyişte kulağa yerleşen, hatta yapışan şarkılardan.


Bu ülkenin popüler kültür dinamiklerinden besleniyor ve ona hizmet ediyorsanız avama kaçma riski her daim başınızın ucundadır. Ece Seçkin başından beri o ince ayarı doğru yapabilenlerden. Görünümü, stili, dans ediş ve şarkı söyleyiş biçimiyle de böyle bu, seçtiği (ya da onun için seçilen) şarkılarla da. “Adeyyo” bu anlamda da amaca hizmet eden bir şarkı.

Bu arada albüm kartonetindeki teşekkür yazısında Ece Seçkin’in Yıldız Tilbe’ye neden teşekkür ettiğinin (albümde bir Tilbe şarkısı yok zira) sırrı da bu şarkıda saklı. Şarkının kayıtları esnasında tesadüfen stüdyoya gelen Yıldız Tilbe, nakarattaki bazı cümlelere katkıda bulunmuş. Bu bir sır mıydı bilmiyorum ama Ece’den öğrendim ve yazmadan edemedim.


Bu arada Tilbe’nin katkısı olsun olmasın Ayşen ve Kemal Şimşekyay çiftinin şarkı yazarı olarak günümüz popüler müziği içinde gözle görülür bir biçimde yükselmekte olduğunu “Adeyyo” bir kez daha gösteriyor.

Nitekim albüme adını veren “Zamanım Yok” da bir Ayşen & Kemal Şimşekyay şarkısı. Her ne kadar “Adeyyo” gibi ilk bakışta “hit” kokusu vermese de, Emrah İş ve Nurettin Çolak’ın “club” düzenlemesi ve slogan sözleriyle listelere girebilecek güçte bir şarkı. Bu şarkıda ve bir sonraki sırada karşımıza çıkan “Olsun”da Ece, bugüne dek duyduğumuz Ece Seçkin şarkılarından ve hatta “Adeyyo”dan da farklı olarak, şarkı söyleme biçiminin vardığı noktayı daha açık hissettiriyor. Şarkıların verdiği avantajla olsa gerek, vurguları, kelimelere sesiyle dokunma biçimi ve duygusu çok daha belirgin ve yerli yerinde çünkü.


Söz ve müziği Gülden Mutlu’ya ait “Olsun” etkili ve vurucu bir şarkı. Kolayca alaturka kıvama getirebilecekken, gerek Mustafa Ceceli’nin düzenlemesi, gerekse Seçkin’in yorumuyla pop sınırlarının dışına çıkmamış şarkı, özellikle nakarat sözleri ve melodisiyle kolayca dile düşecektir muhtemelen.

“Hoş Geldin Ayrılığa” şarkısını tekli olarak yayımlandığı zaman yazmıştım, burada tekrar etmeyeceğim. Şarkıların dijital âlemin kaosu içinde kalmasındansa böylesi formüllerle bir şekilde basılı formata aktarılması arşivcilerin her daim desteklediği bir şey. O bakımdan bu albümde bu şarkının da yer alması sevindirici. Kaldı ki “Hoş Geldin Ayrılığa” müzikal olarak da albümü tamamlıyor.



Ece Seçkin’in başından beri tercih ettiği stilize görsellik ve genç imajla örtüşen, Aytekin Yalçın imzalı kapak fotoğrafları ve Bülent Şengül’ün grafik tasarımıyla bu dört şarkılık mini albüm, basamak basamak inşa edilen kariyerinde Seçkin’e bir adım daha yukarı çıkma şansı verecek gibi görünüyor.

AĞUSTOS 2016 
0
Share
DERLİ TOPLU BİR SERDAR ORTAÇ ALBÜMÜ


(24 Ağustos 2016 tarihinde Milliyet Sanat dergisi internet sitesinde yayımlanmıştır.)

Serdar Ortaç’ın yeni albümü “Gıybet”, geçtiğimiz günlerde Emre Müzik etiketiyle yayımlandı. 2015 yaz aylarında piyasaya çıkan “Çek Elini Kalbimden”in üzerinden henüz bir yıl bile geçmemişken Ortaç 2016 yazına yeni bir albümle girmek istemiş belli ki. İyi de yapmış. Zira yeterince ses getirmemiş o albümün açığını bu yeni albüm kapatacak gibi görünüyor.


Söz konusu sinema olduğunda bazen çok ucuz bir komediyi, iç bayıltan bir romantik komediyi, uyduruk bir bilim-kurgu, berbat bir avantür filmi iştahla seyredebiliriz. Eğlenmektir, kafa boşatmaktır, zaman öldürmektir maksat. Sadece sanat filmleri, nitelikli filmler izlemek bir övünme konusu değildir sinemaseverler arasında. Ama müzik için aynı şeyi söylemek çok zordur. Pop olanı, hafif, uçucu ve eğlendirici olanı dinlemek bir çeşit günah kabul edilir. Oysa pop tam da bu nedenle işe yarar kimi zaman. Hafif, uçucu, eğlendirici olduğu için.


İşte Serdar Ortaç albümlerini/şarkılarını en çok bu yüzden sevmiştik biz. Hafif, uçucu, eğlendirici olduğu için. Bakmayın, çoğunlukla küçümsesek bile bunu yapmak da kolay değildir. Dengeyi tutturmak için bir kimyager gibi ölçekli çalışmak gerekir. Zaman zaman doz kaçar, iş tatsızlaşır. Galiba Serdar Ortaç müziğine olan da buydu son birkaç yıldır. “Seni çöpe atacağım poşete yazık”la başlayan süreçte, doz nasılsa kaçmış, tabiri caizse Serdar Ortaç şarkıları (en azından bir kesimin nazarında) artık sıkmıştı.


“Gıybet”, Ortaç’ın bir toparlanma dönemine girdiğinin habercisi olabilir. Gereksiz “remix”ler, gürültülü patırtılı, fazla iddialı düzenlemeler, giderek daha saçmalaşan şarkı sözlerini filan sıyırıp atmış, başından beri süregelen hafif, uçucu ve eğlendirici tarafını tekrar parlatmış Ortaç bu albümde. Çok akılda kalıcı, basit melodiler, tekerlemeli söz öbekleri, yok yere uzamayan, tadında kalan ve biten şarkılarla “Gıybet”, derli toplu bir Serdar Ortaç albümü.


Neden ve nasıl tekrar dolaşıma girdiği bilinmez ama şu aralar pek rağbet gören eski bir kelimenin, “gıybet”in üzerine inşa edilen aynı adlı şarkı, boşuna albüme isim olarak konulmamış. Zor ve sıkıntılı geçen 2016 yazının eğlendiren şarkılarından biri olarak çok çalındı, çok dinlendi “Gıybet”. Söz, müzik ve düzenlemesi Mert Ekren imzası taşıyan bu şarkı ve sıralamada hemen ardından gelen, yine Mert Ekren’in elinden çıkmış “Fakir”le birlikte albümün en sıkı kozu zira. Serdar Ortaç, Ayla Çelik, Emrah İş ve Nurettin Çolak ortak çalışması olan “Abi” de Suat Aydoğan’ın eğlenceli düzenlemesi ve akılda kalıcı sözleriyle ön plana çıkıyor.


Tan Taşçı’nın söz ve müziğini yazdığı, sesiyle de Ortaç’a eşlik ettiği “Çakal”, Serdar Ortaç imzalı söz ve müzikleriyle “Sulu Göz” ve “Sultan”, tipik Serdar Ortaç şarkıları olarak bu türü ve tarzı sevenleri epeyce memnun edecektir. Yine de ben Ortaç’ın yerinde olsam ikinci klip şarkısı olarak “Sulu Göz” yerine “Abi”yi tercih ederdim.


Tamamen ticari bir mantıkla kotarılan albümün yavaş ve orta tempo şarkıları da ardı ardına son dört sıraya konulmuş. Arabesk sözler, melodiler ve ritimlerle “Harap” ve “Kalleş”, albümün “damar” kontenjanını doldurabilecek iki şarkı. Yetmezse “Tatlı Belam” da var. Ancak bu dörtlünün içinde en dikkat çekici olanı “Yarım Gitti”. Söz ve müziği Serdar Ortaç’a ait bu şarkı, Sadun Ersönmez’in senfonik düzenlemesiyle parlıyor.



Albümün kapak fotoğrafları İsmail Hakkı Koç tarafından çekilmiş, kartonet tasarımı ise Özgür Arcan’ın elinden çıkmış. Kartoneti, kapağı ve içeriği ile her bakımdan Serdar Ortaç’ın ‘90’lardaki altın günlerini çağrıştıran bu albüm onu o günlere geri döndürür mü bilinmez ama şimdiki zamanın neşesiz ve eğlencesiz günlerinde pop müziğe sığınanlara gayet iyi gelebilir.

AĞUSTOS 2016
0
Share

(14 Ağustos 2016 tarihinde www.hayatmuzik.com 'da yayımlanmıştır.)

O günlerden geçenler eminim hatırlıyordur, ilk BBG (Biri Bizi Gözetliyor; Taxi Orange adlı yarışma formatının Türk versiyonu) Show TV’de yayınlandığı zaman kıyamet kopmuş, reyting rekorları kırmış, her bir BBG yarışmacısı büyük şöhret olmuştu. Tarık da o yarışmacılardan biriydi ve diğerlerinden farklı olarak şarkı da söylüyordu. Nitekim yarışmada birinci olamadı ama yarışma evindeyken bestelediği “Of Deli Gönül” adlı şarkı kısa sürede dillere düşünce Tarık’a evden çıkar çıkmaz albüm yapıldı ve şarkı o günlerin en büyük “hit”i oldu.


Ne var ki Tarık o ilk çıkışın arkasını getirmek konusunda pek başarılı olamadı. Bilinmez neden, iki albüm yaptıktan sonra dört yıl kadar ara verdi, sonrasında gelen üçüncü albüm pek ses getirmedi ve sonra uzunca bir süre daha gözden kayboldu. 2015’de “Hüzün Mevsimi”, 2016 Nisan ayında ise “Uçurtma” adlı şarkılarla tekrar karşımıza çıkmıştı Tarık. Bu defa arayı açmadan bir yeni tekli daha yayımladı geçtiğimiz günlerde. Taşplak etiketiyle yayımlanan tekli “Alenen” adını taşıyor.


Şarkıyı daha ilk dinleyişte Tarık yıllar sonra nihayet sesinin rengini doğru duyuracak, onu fark ettirecek iyi bir şarkı bulabilmiş diye geçirmiştim içimden. Şarkının enerjisi hissedilir derecede yüksekti üstelik. Sonra bir dönüp baktım ki “Alenen”in altında iki güçlü imza varmış meğer. Şarkının söz ve müziği Altan Çetin’e, düzenlemesi is Erhan Bayrak’a aitmiş.


İşte budur! Her eline gitar alan ya da her şarkı söyleyen illa beste yapmak zorunda değil. Yapabilir elbette ama mesele popüler müzikse, amaç listelerde yer kapmak, tıklanmak, reyting almaksa şayet, sadece tel elden çıkmış bestelerle bu amaca ulaşmak için o tek elin çok özel bir yeteneğe sahip olması gerekir. O yetenek de herkese nasip olmaz. Kasmamak lazım. Tarık iyi bir ses, yetenekli bir şarkıcı ama zayıf bir besteci idi başından beri. Bu kez o açığı kapatmış.



“Alenen” kendi kulvarında çok doğru bir şarkı olmasının yanı sıra, yukarıda da söylediğim gibi Tarık’ın sesini parlatması açısından da doğru bir tercih olmuş. Şarkının Latin esintili eğlenceli orijinal versiyonu kadar, ‘60’lı yıllara (hatta belki de Elvis’e) göz kırpan akustik versiyonu da dinlemeye değer ki ben o akustik versiyonu daha çok sevmiş bile olabilirim. 

AĞUSTOS 2016
0
Share

(14 Ağustos 2016 tarihinde www.hayatmuzik.com 'da yayımlanmıştır.)

Bir neslin ortak hafızasına silinmez bir biçimde yer etmiş “güç bende artık” sloganını (Bknz: He-Man çizgi film serisi) bir şarkıya dönüştürmek ancak Alper Narman ve Onur Özdemir’in aklına gelirdi herhalde. Pop müziğin tam da istediği gibi, popüler kültüre bugün veya geçmişte yer etmiş ikonik her türlü imgeyi, edimi, figürü alabildiğine kıvrak bir dille şarkıya dönüştürme konusunda çok ustalar, doğruya doğru. Bu formülle yaptıkları her şarkı tutmamış olsa da, formülün doğruluğu tartışma götürmez.


Alper Narman ve Onur Özdemir imzalı “Güç Bende Artık”, popun genç isimlerinden Tuğba Yurt tarafından seslendirildi ve tekli geçtiğimiz günlerde DMC etiketiyle yayımlandı. Şarkının düzenlemesi ise Osman Çetin tarafından yapılmış.



Aslına bakarsanız basbayağı arabesk bir şarkı bu. Ancak düzenleme kadar Tuğba Yurt’un çapaksız ses rengi ve şarkı söyleme biçimi şarkıyı pop sularında rahat rahat yüzdürüyor. Popa arabesk sos katılacaksa illa, bu biçimde katılabilir işte pekala.

AĞUSTOS 2016 
0
Share

(14 Ağustos 2016 tarihinde www.hayatmuzik.com 'da yayımlanmıştır.)

Rafet El Roman’ın desteğiyle müzik dünyasına parlak bir giriş yapan Ezo, “Kalbine Sürgün” düetinden sonra “Liman” adlı ilk albümünü yayımlamıştı. Kendi meşrebince fena bir albüm de değildi ama her nedense yeterince duyurulamadı ve arada kaynadı gitti. Bundan mıdır bilinmez ama Ezo yeni teklisini El Roman Müzik hesabına değil, Bedük’ün sahibi olduğu Audiology Records hesabına yapmış. Geçtiğimiz günlerde piyasaya sürülen tekli, “Son Kez” adını taşıyor.


Ezo cephesindeki değişiklik sadece yapım firmasından ibaret değil. Bugüne dek süregelen imajında da ciddi bir revizyona gidilmiş. Hiç görmediğimiz kadar seksi bir Ezo var bu kez. Yani (ama isteyerek ama istemeyerek bilinmez) pop müzikte genç ve güzel bir kadın şarkıcıya koşulsuz şartsız dayatılan imajdan o da nasibini almış. İyi mi olmuş, tartışılır. Zira bu yeni şarkısı kadar görüntüsüyle de ayırt edilebilirlik niteliğini kaybetmiş görünüyor.


Söz ve müziği Sezgi Keskin’e ait “Son Kez”, orta halli bir şarkı. Bedük de hiç kendini yormadan, vasat, hatta basit bir düzenlemeyle şarkıya nedense artı bir değer kat(a)mamış. Türk popunda 2000’lerden bu yana duyduğumuz nice şarkıdan farksız bir iş çıkmış sonuçta ortaya. Geriye bir tek Ezo’nun hiç de yabana atılmayacak sesi ve ses rengi kalıyor ama durumu o da kurtarmıyor.


Teklide şarkının iki farklı düzenlemesi var. Akustik versiyon da ritmik; ritmi gitarlar tutuyor sadece bu kez. Belki daha yavaş bir versiyon başka bir etki yaratabilirdi ama o şans da kaçırılmış ne çare. 

AĞUSTOS 2016
0
Share

(14 Ağustos 2016 tarihinde www.hayatmuzik.com 'da yayımlanmıştır.)

Bengü – Zeki Güner ortaklığı bugüne kadar hep iyi sonuç verdi. “Yaralı”, “Sahici”, “Saygımdan”, “Kapıda Yalnızlık” gibi örnekler, yakın geçmişte Bengü’ye hem ticari başarı, hem de ivme kazandırdı. Bu ortaklığın yeni ürünü ise geçtiğimiz günlerde DMC etiketiyle yayımlanan “Sığamıyorum” adlı şarkı oldu.


“Sığamıyorum” hedef kitleyi tam kalbinden vuracak sözleri, oyuncaklı melodisi ve Mustafa Ceceli’nin dünya popüler müziğinin eğilimlerini Türk popunun değişmez kurallarıyla buluşturduğu akıllıca düzenlemesiyle parlak bir pop şarkısı. “Hodri Meydan” gibi tatsız ve ruhsuz bir şarkıdan sonra Bengü’ye zevahiri kurtarma fırsatı vermekle kalmıyor, kariyerinin başından bu yana pek az yakalayabildiği türden bir sıcaklık ve samimiyeti de dinleyiciye/izleyiciye geçirme şansı sunuyor. Zeki Güner’in bestecilik kariyerinde de bugüne dek yaptıklarının yolundan gitmeyen, ters köşe bir şarkı olarak anılacaktır “Sığamıyorum”.



Bir pop şarkısının eğlenceli, ritmik ve tekerlemeli olması, onun kötü ve ucuz olmasını gerektirmez. “Sığamıyorum” buna iyi bir örnek. 

AĞUSTOS 2016
0
Share

(14 Ağustos 2016 tarihinde www.hayatmuzik.com 'da yayımlanmıştır.)

Allah’ın her günü kapımı aşındıran kargoculardan biri bir koca kutu getirdi günlerden bir gün. Antalya’dan, tanımadığım bir adresten gönderilmişti kutu ve içinde taze portakallar ve reçeller vardı. Nedir ne değildir demeye kalmadı, ertesi gün gelen bir başka kutudan bu defa bir kahve kupası çıktı. Üzerinde sadece renkli ışıkların göz aldığı bir fotoğraf ve “#hoşgeldin” yazısı vardı. Aynı yazının ilk gelen kutudaki reçel kavanozlarının üzerinde de var olduğunu neden sonra fark ettim. Gönderen yine meçhuldü.


Bir gün sonra gelen üçüncü paketten şık bir çikolata ve bir USB bellek çıktı. Belleği bilgisayara taktım. Sadece iki şarkı vardı içinde. Ne bir bülten, ne başka bir bilgi. Şarkıları söyleyenin adı da yoktu ancak şarkılardan birinin adı “Hoşgeldin”di. Ardı ardına gelen üç esrarengiz paket arasındaki bağlantı böylece kurulmuş oluyordu. Ne yalan söyleyeyim, şarkıları söyleyen sesi tanımadım ilk etapta ve muhtemelen “no-name” biridir diye düşündüm. Böylesi masraflı bir promosyon yöntemi seçtiğine göre anlaşılan iddialı bir giriş yapacaktı müzik piyasasına.


Sözü fazla uzatmayayım, meğerse Erkan Güleryüz değil miymiş şarkıların sahibi? Ben hassasiyetiyle övündüğüm kulağımın faka bastığına mı yanayım, Antalya – Erkan Güleryüz bağlantısına uyanamamış olmama mı, bilemedim (bilenler bilir, Erkan Güleryüz İstanbul’da yaşamasına rağmen yıllardır Antalya’da sahne programları yapıyor.)


Sessiz ve derinden giden, pop müzikte ortalığı velveleye vermeden iyi işler yapan Erkan Güleryüz, bu defa tamamen kendine ait bir prodüksiyonla çıkıyor karşımıza. “Hoşgeldin” ve “Aramızda Kalsın” adlı iki şarkı yer alıyor, SN Müzik etiketiyle yayımlanan bu yeni teklide ve her şarkının da sözleri, müzikleri ve düzenlemeleri Güleryüz’e ait. Kayıtlar tamamen akustik olarak yapılmış. Tertemiz iki pop şarkısı, (her ne kadar ilk dinleyişte tanıyamamış olsam da) kendine has ses rengi ve şarkıcılık biçimiyle bu iki şarkıyı tertemiz seslendirmiş bir Erkan Güleryüz var bu teklide.  


Aynı şekilde “Hoşgeldin” için çekilen klip de özenli ve titiz bir çalışmanın ürünü belli ki. Şarkıdaki aşk hikâyesi bir romantik film tadında klibe dönüştürülmüş. Klibin sonunda anlıyoruz ki devamı da teklideki diğer şarkı olan “Aramızda Kalsın”la getirilecek ki bu da hoş bir fikir.


Bu toz duman günlerde yeterince ses getirmeyebilir belki. Popüler kültür tüketicisi kitle, düğünlere fon müziği yapılan ilan-ı aşk şarkılarından, televizyonları boydan boya kaplayan romantik komedilerden artık çok sıkıldığı için “Hoşgeldin”i de o kategoriye koyup harcayabilir üstüne üstlük. Bu risk var ne yazık. Buna rağmen bu tekli, Erkan Güleryüz kariyerinde yüz akı işlerden biri olarak yerini alacak nitelikte.      


(Bu arada ben de yazıda teklide kullanıldığı gibi kullanmış olsam da “hoş geldin” aslında ayrı yazılır, onu da söylemeden geçemeyeceğim.)

AĞUSTOS 2016
0
Share
Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa

Hakkımda


Photo Profile

Yavuz Hakan Tok
Müzik Yazarı / Eleştirmen / Arşivci

2001 yılında Bir Zamanlar adlı internet sitesinde müzik yazıları yazmaya başladı. Yanı sıra yazıları, Zip İstanbul, Koara, İkinci Kanal, Caretta, Mezun Life, Popüler Tarih dergilerinde, Bugün gazetesi ve Milliyet gazetesinde yayımlandı.

Daha Fazla



Takip Et

  • Instagram
  • YouTube
  • Twitter
  • Facebook

Bu Hafta Çok Okunanlar

  • Tarkan Kurtlar Sofrasında
     TARKAN - "KUANTUM 51" Tarkan'ı öncelikle günün avam tarz ve türlerinden uzak durduğu, "rap"çilerle filan iş birliği...
  • Ne Kadarı Fatih, Ne Kadarı Mabel?
    MABEL MATİZ - "FATİH"  “Yahu bu ne? Bu zamanda 25 şarkılık albüm mü olur? Kim dinleyecek bunu?” “Şarkıların hepsi birbirine benz...
  • Prestij Müzik'in Film Gibi Hikâyesi
    (Milliyet Sanat dergisi Şubat 2023 sayısında ve 5 Şubat 2023 tarihli Milliyet gazetesinde yayımlanmıştır.)    1997 yılında bir vesileyle Pre...
  • Issız Adam'sız Bir Nil Burak Hikayesi
    Bir sayım günüydü. Eve hapis olmuştuk. Sayım memuru ha geldi ha gelecekti. Anneannem, içi saman dolu boz ala boz renkli misafir odası ko...
  • Kim, Ne Demiş?
    ZEYNEP BASTIK NE DEMİŞ?   Zeynep Bastık Sober dergisine verdiği röportajda şöyle demiş: “’Cover’ şarkılar söylemem ve kendi şarkılarım yok...

Arşivden

  • Suna Yıldızoğlu Röportajı
    Yabancı Gelin Sonia, Türkiye'de nasıl ünlü bir sinema oyuncusu ve şarkıcı oldu?.. Yetmişlerde ona kim, neden açık çek verdi? Dillere...
  • Ne Kadarı Fatih, Ne Kadarı Mabel?
    MABEL MATİZ - "FATİH"  “Yahu bu ne? Bu zamanda 25 şarkılık albüm mü olur? Kim dinleyecek bunu?” “Şarkıların hepsi birbirine benz...
  • Prestij Müzik'in Film Gibi Hikâyesi
    (Milliyet Sanat dergisi Şubat 2023 sayısında ve 5 Şubat 2023 tarihli Milliyet gazetesinde yayımlanmıştır.)    1997 yılında bir vesileyle Pre...
  • İzlediklerim Ocak 2012
    ENBE ORKESTRASI - "SENDEN KIYMETLİ Mİ?" Bütün tartışmalara, eleştirilere rağmen popüler müzik piyasasında ENBE damgası vurulmuş ...
  • Oya Bora Röportajı
    "Hani Peter Pan masalı gibi bir hayal dünyası vardır ya; orada kötülük yoktur, orada ihanet yoktur, orada acı çekilmez. Bizim şarkılar...
Copyright © 2019 Yeter ki Müzik Olsun

Created with by Beauty Templates | Distributed by Gooyaabi Templates