Yeter ki Müzik Olsun
  • Seninle Üç Dakika
  • _Giriş
  • _1975
  • _1976
  • _1977
  • _1978
  • _1979
  • _1980
  • _1981
  • Röportajlar
  • Konser Yazıları
  • _2019 Konserleri
  • _2018 Konserleri
  • _2017 Konserleri
  • _2015 Konserleri
  • _2016 Konserleri
  • _2014 Konserleri
  • Günün Şarkısı
  • Albüm / Şarkı Eleştirileri
  • Güncel
  • Yıldızlar
  • Klasikler
  • Ses Dergisi
  • Günlükler
  • _Eurovision 2011 Günlüğü
  • _Eurovision 2010 Günlüğü
  • _Nasıl TV Programı Yaptık?

Beste Dükkânı, Eflatun, Tanzer Gümüş ve Mert Çanga’dan kurulu bir oluşum. Önceleri bir radyo programı olarak başlayan bu ortaklık, şimdilerde kurumsal şirketler ve üniversitelerle yapılan iş birlikleriyle devam ediyor. Dinleyicilerin ya da çalışma grubundakilerin yazdığı şarkı sözlerini anında, hiçbir ön hazırlık yapmaksızın, o anda besteliyor, çalıyor ve söylüyorlar. Doğrusu bu ya, radyo programlarını dinlediğimde bu işin bir ön hazırlık olmaksızın yapılamayacağını düşünmüştüm. O yüzden röportaja giderken yanımda yıllar önce yazdığım, gün yüzü görmemiş bir şarkı sözümü götürdüm ve oracıkta bestelemelerini istedim. Sonucu yazının sonunda anlatacağım.

Röportajı okumak için bu cümlenin üzerini tıklayabilirsiniz.
0
Share


(Milliyet Sanat dergisi Şubat 2023 sayısında ve 5 Şubat 2023 tarihli Milliyet gazetesinde yayımlanmıştır.) 
 

1997 yılında bir vesileyle Prestij Müzik’in Levent’teki ofisine gittiğim o günü hiç unutmam. Daha Prestij Plaza yapılmamıştı, Levent’in arka sokaklarında orta halli bir villaydı bahsettiğim yer. Avlu misali bir salonda bir süre bekletilmiş, sonra Hilmi Topaloğlu’nun bir üst kattaki çalışma odasına buyur edilmiştik. Yanında Burhan Aydemir vardı. Konuşma esnasında bir ara Feridun Düzağaç’tan konu açıldı, Hilmi Topaloğlu “Çağırın Feridun’u gelsin,” dedi, beş dakika geçmedi içeri Feridun girdi. Zaten aşağıda beklerken üzerinde çizgili takım elbisesiyle, elleri cebinde dolanıp duran Özcan Deniz’i, birileriyle sohbet eden Mahsun Kırmızıgül’ü görmüştük. Bilmiyorum, o villada hepsi bir arada mı yaşıyorlardı ama “Demek ki o meşhur ‘Prestij Ailesi’ böyle bir şey,” diye düşündüğümü hatırlıyorum. Gerçeküstü bir film sahnesinin içinde gibiydim. Aradan yıllar geçti. O film çekildi. Hayat sanata, sanat hayata bir kez daha benzedi.


0
Share

 


Eren Alıcı, Evdeki Saat projesine bir grup olarak başlamış. Şimdilerdeyse yoluna tek başına devam ederken, sahne ve stüdyo çalışmalarında müzisyen arkadaşlarından destek almaya devam ediyor. Şarkıları yazan, düzenlemeleri yapan ve söyleyen Eren’in ta kendisi, haliyle biraz kafa karışıklığı yaratsa da Evdeki Saat=Eren Alıcı diyebilmek mümkün. 2015’te ilk resmi şarkısını, 2017’de ilk resmi albümünü yayınlayan Evdeki Saat, 2020’de “Uzunlar” şarkısıyla herkesin tanıdığı bir isim haline geldi. Eren Alıcı’yla Evdeki Saati, müziğini ve bundan sonra yapmayı planladıklarını konuşmak için bir araya geldik.  


Röportajı okumak için bu cümlenin üzerini tıklayabilirsiniz.

0
Share


Anıl Erdem Cevizci, Ceyhun Karakaş, Kaan Alıcı, Sanlı Akgün ve Burak Emir Kamacı’dan kurulu Madrigal, 2020 yılında yayınladığı “Seni Dert Etmeler” adlı şarkısıyla uzun süre müzik listelerinden düşmedi. 2021 yılında “Neogazino” adlı ilk albümünü yayınlayan grup, 2022’yi “Senden Yoksun” adlı şarkıyla kapattı. Madrigal üyeleriyle müzik yolculuklarını ve gelecek projelerini konuşmak üzere bir araya geldik.


Röportajı okumak için bu cümlenin üzerini tıklayabilirsiniz. 

0
Share


Aralık ayı geldi. Müzikte 2022 yılının en iyileri, en popülerleri ve en çok satanları bugün yarın listelenmeye başlanır. Bu listelerin hepsinde yer alacağı tartışma götürmez bir şarkı var: “Bir Tek Ben Anlarım”. KÖFN’ün bu şarkısı şüphesiz yılın en büyük hitlerinden biri oldu. Salman Tin ve Bilge Kaan Etil’den kurulu KÖFN, 2018 yılının ocak ayında “Bul Beni” teklisiyle sektöre adım atmıştı. O zamandan bu zamana yayınlanan yirmi ikinci KÖFN şarkısı olan “Bir Tek Ben Anlarım”, ikilinin geniş kitlelerce tanınmasını sağladı. KÖFN’le müzik yolculuğunu konuşmak üzere, plak şirketleri Hypers’ın ofisinde bir araya geldik.


Röportajı okumak için bu cümlenin üzerini tıklayabilirsiniz. 

0
Share

CEYLAN ERTEM – “ÇAREM BENİM”


Ceylan Ertem “cover” yapılmadık şarkı bırakmamaya ant içmiş gibi. Bu yıl başından beri sadece iki yeni şarkısı var, onun dışında yaptığı her şey “cover”. Bergen albümü, Yeni Türkü albümü, Haluk Levent’le üç şarkı/türkü, yaklaşık beş hafta önce çıkmış, YouTube programlarından devşirme 17 şarkılık bir “cover-düet” albümü derken şimdi de “Nilüfer’in “Çarem Benim”i geldi.


Söz ve müziği Şehrazat’a ait, Nilüfer’in 1992 çıkışlı “Yine Yeni Yeniden” albümünde yer alan bir şarkıydı. Bildiğim kadarıyla o zamandan bu zamana da hiç yeniden seslendirilmedi. Güzel seçim, ona lafım yok. Cenk Erdoğan’ın düzenlemesi de çok güzel; şarkıyı bambaşka bir yere getirip bırakmış ama orijinal düzenlemeyi yapan Onno Tunç’a da saygıda kusur etmemiş.


Ceylan Ertem’in kendine has bir şarkı söyleme biçimi var, herkesin malumu. Söylediği şarkıyla hem sevişir hem de savaşır gibi. Ne var ki her şarkıda kulağa hoş gelmeyebiliyor bu durum. Misal bu şarkıda karşısındakine “Sen eller gibi olamazsın, sevgi doludur yüreğin,” diyen bir kadın var ama bunu öyle bir tonlama, vurgu ve baskıyla söylüyor ki adamı oracıkta boğuvereceği hissine kapılıyorsunuz. Bu his “Yüzüme vurma, vurma yüzüme,” kısımlarında kreşendo yapıyor ve “Çarem benim,” güzellemesi boşa düşüyor. Hani şarkının “çarem benim” kısımlarını “Allah’ın cezası” diye değiştirse, hiç yadırgamayabiliriz, o derece.


Ceylan stüdyoda şarkı söylerken ben de orada olsam, sürekli “Ceylan biraz sakin, Ceylan biraz daha yumuşak, Ceylan gevşe, Ceylan bak yine öfkelendin, Ceylan daha az ‘vibrato’ lütfen!” diye söylenir, ha bire keserdim kaydı muhtemelen. O vakit Ceylan beni de oracıkta boğuvermek ister miydi, onu bilemiyorum.

SONER HAN – “AFFETTİM ONU”


Soner Han, bundan 4-5 yıl kadar önce YouTube’da Umut Kaan Çakır’la birlikte yaptığı “cover” videolarla adını duyurmuştu. Sonra Halil Sezai onlara profesyonel bir prodüksiyon yaptı ve 2019 yılında yayımlanan “Boş Ver” teklisi böyle çıktı piyasaya.

O günlerde tekli hakkında yazmış ve şöyle demişim: “Gayet olgun ve profesyonel bir iş. Çocuklar gayet düzgün şarkı söylüyor, şarkı gayet güzel, düzenleme ona keza. Ayakları yere sağlam basan bir iş, sıkı bir profesyonel başlangıç olmuş. Umarım böyle devam ederler.”


Onlar ikili olarak devam etmemişler ama Soner 2020 yılında altı şarkıdan oluşan bir mini albümle solo olarak devam etmiş. Ben kaçırmışım o ara. Yine 2020 yılında yayımlanan, Tuğkan tarafından seslendirilen ve o dönemde bir hayli ilgi gören “Kusura Bakma” adlı şarkının söz ve müziğinin Soner’e ait olduğu da fark etmemişim. Soner’i ya da şimdi kullandığı asıyla Soner Han’ı geçtiğimiz hafta yayımlanan yeni teklisiyle yakaladım. Şarkıyı dinler dinlemez “Aaa ne güzelmiş, kim bu çocuk?” dedim ve o zaman fark ettim.


2020’de yayımlanan mini albümden ve peşi sıra gelen “Kusura Bakma” başarısından sonra Soner aynı yıl bir tekli daha yayımlamış, 2021’de de üç tekliyle devam etmiş. 2022’yi “Kusura Bakma”yı bir de kendisi seslendirerek açmış, ardından “Sevda” ve “Sana Giden Bulutlar” teklileri gelmiş. Geçtiğimiz hafta yayımlanan “Affettim Onu”, Soner’in 2022’de yayımlanan dördüncü teklisi.


İlk izlenimim neyse, hâlâ o. Henüz yaşı çok genç olmasına rağmen yazdığı şarkılar son derece olgun. Bu zamanda zor bulunan cinsten melodik, dokunaklı, temiz şarkılar bunlar. Soner şarkı yazarı olarak adeta ‘90’lardan çıkıp gelmiş gibi. Şarkıcı olarak da öyle aslına bakarsanız. Düzgün diksiyonla, kelimeleri eğip bükmeden, sesini burnuna hapsetmeden, açık, net ve anlaşılabilir bir biçimde şarkı söylüyor. Üstelik şarkılarının düzenlemelerini de kendi yapıyor ve yaptığı işe her bakımdan özen gösterdiği dinlerken kendini belli ediyor.


Bu “rap, trap, hip hop” toz dumanı arasında dikkat çeker mi bilmem ama uzun vadede muhakkak kendine bir yer edinecek, adından daha fazla söz ettirecektir. Özellikle bu son şarkı, “Affettim Onu” bunun sinyallerini belirgin bir biçimde veriyor. Mutlaka dinleyin.

YONCA EVCİMİK – “VURULA VURULA”


Yonca Evcimik’in “Günaha Davet” albümü 1998 yılında yayımlandığı zaman hiç sevmemiştim. Albümde bir tek “Vurula Vurula” vardı dinleyebildiğim, gerisine bir türlü ısınamamıştım. En çok da çıkış şarkısı “Tatlı Kaçık”tan nefret etmiştim. Çok kişi benimle aynı fikirde olsa gerek ki albüm yayımlandığı dönemde satışı kötü olmuş, ucuzluk raflarına düşmüştü.


“Abone” bombasının ardı sıra gelen “Kendine Gel”, müzikal nitelik olarak “Abone”yi sollamış ve sonrasında “Yonca Evcimik ‘94” çıtayı daha da yukarı çıkarmıştı. Bu albümlerde dans edip şarkı söyleyen, saçı, başı, kostümü, tavrı ve tarzıyla farklı imajları çok iyi taşıyan, hep sempatik, biraz çocuksu, Batılı pop-starlar ayarında bir Yonca vardı. “Günaha Davet” albümüyle bu çizginin dışına çıkmak istemişti Yonca. Kendince haklı olabilirdi. Zira Türkçe popta çocuksu, tekerlemeli şarkıların da modası geçmeye başlamıştı. Nitekim ‘99’da İzel “Bir Küçük Aşk” albümüyle (ve Altan çetin marifetiyle) popta elektronik dans müziği akımı modasını başlatacaktı. “Günaha Davet” de bir öncüydü (tabii Kıvanch. K’nın da marifetiyle) ama biz anlamamıştık. Belki de biraz erken bir albüm olmuştu.


Nitekim geçtiğimiz yıllarda Yonca “Günaha Davet” şarkısını yeniden seslendirerek bugünlere taşıdı. Şimdiyse aynı albümde benim en sevdiğim şarkı olan, söz ve müziği Sezen Aksu’ya ait “Vurula Vurula”yı tekrar hatırlatıyor.


Yeni düzenlemeyi Alper Atakan yapmış ama şarkının orijinaline de sadık kalmış. Yeni ritim ve “sound” anlayışı kendini hissettiriyorsa da öyle baştan ayağa değişik bir versiyon dinlemiyoruz. En çok yadırgadığım şey Yonca’nın sesinin gereğinden fazla ön planda olması oldu. Solistler genelde “mix-mastering” aşamasında bunu dayatırlar ama Yonca da eşsiz, benzersiz bir ses, harikulade bir yorumcu değil sonuçta. Bunca yıldır bunun farkında olsa gerek. Onu Yonca yapan tek başına sesi olmadı hiçbir zaman. İmajı, dansı, doğru seçilmiş ve düzenlenmiş şarkıları, zekâsı… Bunlara okey ama ben olsam sesimin bu kadar ön planda olmasını tercih etmezdim. YouTube yorumlarına baktım; “Eski versiyon daha iyiydi”, diyenler çok. Bence onlara böyle hissettiren en çok bu.


Bir de klibin ritmiyle şarkının ritmi birbirini neredeyse hiç tutmuyor. Bir tamperaman sorunu var. Hani ritim kaçıran şarkıcıyı dinlemekte zorlanırsınız ya, hah işte ben de o misal, klibi izlemekte zorlandım. Peki ya zamanında şahane klipler yapmış, bu konuda da öncü olmuş Yonca’nın 2022 model “Vurula Vurula” klibindeki Gülben Ergen tripleri nedir Allah aşkına? Yakışmış mı hiç?

EGE KÜLSOY – “SKTRN”


Ege Külsoy’un yeni şarkısının ismini doğru telaffuz edebilmeniz için her sessiz harften sonra bir “i” harfi getirmeniz lazım. Sonuç malum. Önce alelade, çalakalem bir “rap” şarkısı sandım, ismi görünce. Dinleyeyim bakayım da Twitter’da filan giydiririm şarkının adına diye düşündüm. Dinlemeye başlayınca küfrü savuran genç adama sonuna kadar hak verdim. Yani ben aynı durumda olsam, ben de aynı küfrü sarf ederdim. Ne bir eksik ne bir fazla. Şarkıdaki hikâye oraya götürüyor insanı çünkü. Orada söylenebilecek tek şey de o iki kelime. Öyle bir durumda, gündelik hayatta hiçbirimiz “Gider misiniz lütfen?” demeyiz. Doğrudan doğruya “SKTRN gidin!” deriz.   


Son dönem şarkılardaki küfür kıyamete dair çok şey yazdım bugüne dek. Küfür de dilin, dil kültürünün bir parçası. Hayatta nasıl varsa ve var olacaksa, şarkılarda da var olması çok doğal oysa. Ama bunu bir müzik türünün gerekliliği, olmazsa olmazı, tuzu biberi, tadı tuzu saymak kadar da saçma bir şey yok. Küfür kullanmanın bile bir adabı vardır. Yeri vardır, zamanı vardır. Bu şarkıda doğru yer ve zamana denk gelmiş. Beni hiç mi hiç rahatsız etmedi o yüzden.


Bununla ilgili bir başka şey daha söyleyeyim yeri gelmişken. Beatles’ın “Let It Be” şarkısına Türkçe sözler yazmak gerekse bir gün, “Let It Be” yerine ne koyarsınız hiç düşündünüz mü? Ben hiç tereddütsüz “SKTR Et!” koyarım. Çünkü o şarkıda anlatılanların verdiği mesaj ve o mesajın gündelik hayatımızdaki Türkçe karşılığı tam tamına o; “varsın olsun”, “akışına bırak” filan gibi züppe laflar değil.

Ege Külsoy genç bir müzisyen. 2021’de “Aşk Dedikleri” teklisiyle müziğini duyurmaya başlamış, aynı yıl bir de “Sorun Bende” teklisini ve “Deniz Sevenleri” adlı ilk albümünü yayımlamış. 2022’de önce “Gecenin Bir Vakti”, ardından “366” teklileri gelmiş. Külsoy’un geçtiğimiz günlerde yayımlanan yeni teklisi ise bu yazının konusu olan şarkı: “SKTRN”.


Külsoy’u bu şarkıya keşfettim ama iyi ki de öyle yapmışım çünkü daha önce keşfetseydim biraz heves kıracak şeyler yazabilirmişim. İlk işlerinde, özellikle de albümünde henüz daha yeterince pişmemiş, yolunu bulmamış, belli ki o vakte dek dinlediği çok şeyin etkisinden henüz çıkamamış bir genç müzisyen adayı var çünkü. Aslına bakarsanız şu ana kadar yaptığı işler içinde en dikkat çekici olanı bu şarkı gibi geldi bana. Bir yere oturuyor çünkü. Tavır olarak “old school rock”tan besleniyor, gitar tonları, vokal stili oralardan geliyor gibi… Ama dili genç, sözü bugüne ait. Meşhur “rock”çılarımızın hepsi yaşını başını aldı, hatta epeydir de saldı (kafiye olsun diye değil.)


Sektörün bu alandaki boşluğunda Ufuk Beydemir ve Batu Akdeniz gibi kendini gösterebilen, sıyrılabilen kaç kişi var ki birkaç yıldır? Ege Külsoy bu anlamda ciddi ciddi umut vaat ediyor. “SKTRN” gibi bir şarkıdan bu çıkarıma nasıl vardığımsa benim meslek sırrım olarak kalsın.   

0
Share

Sıla - "Şarkıcı"


Onu ilk tanıdığımızda Mardin’in sarı sıcak topraklarından tütüyordu sesi: “Can perperişan, eşim dostum uyansın!” İsmiyle aynı adı taşıyan dizinin Sezen Aksu tarafından yazılmış jenerik şarkısını söylüyordu. Biz dizinin töresiydi, ağasıydı, kanlısıydı oyalanadururken Sıla (dizideki Sıla değil, dizinin şarkısını söyleyen Sıla) geceleri dizi seyretmek yerine kulüp kulüp gezen tayfayı çok başka bir şarkıyla tavlamıştı bile: “Sözünden dönen namert çıksın, bizde böyle bundan sonra…” Hatta “biiip…üne güvenen şöyle gelsin,” de diyordu şarkının bir yerinde. Şarkı çok tuttu, o günlerde her yerde çalındı ama Sıla’nın asıl cevherinin ağır romantik şarkılarında saklı olduğu ilk albümünü dinledikçe ortaya çıktı.


0
Share

 KÖFN - "Bir Tek ben Anlarım" 


Yakın zamana kadar popüler müzik dinleyicisi için öncelik şarkıcıdaydı. İyi bir şarkıcı, etkileyici bir ses her hâl ve şartta iş yapardı; kötü şarkıları bile dinletebilir, sevdirebilirdi. Evrilen teknoloji, değişen müzik dinleme alışkanlıklarımız her şeyi tepe takla ettiği gibi şarkıcı odaklı beğenilerimizi de tersine çevirdi. Şarkı odaklıyız artık. Şarkıcının kim olduğunu merak etmeyecek kadar da ileri gidebiliyoruz üstelik. Bir gecede meşhur olmak, şandan şöhretten sokakta yürüyememek, başının üzerinde ansızın “star” halesinin konduruluvermesi gibi şeyler hiç kolay değil artık.


Bu yüzden bana fikir soran genç müzisyenlere hep şunu tavsiye ediyorum: Çıkardığınız her şarkıyı, yaptığınız her albümü, çektiğiniz her klibi, çıktığınız her konseri milyonlar dinliyor / izliyormuş duygusuyla hareket edin. Varsın yüz kişi dinlesin, varsın kapıda kırk beş bilet satılsın. Günün birinde sahiden milyonlar dinlediğinde / izlediğinde hissedeceğiniz sorumluluk, o hem cesaret veren hem kemiren endişe ve bir sonraki işiniz için göstereceğiniz titizlik ve ciddiyet ne olacaksa, üçler beşler dinlediğinde / izlediğinde de o olsun. O olsun ki bir gün geriye dönüp baktığınızda yüzünüzü buruşturmayın, bir gün sizi keşfettiklerinde ve geriye dönüp baktıklarında yüzlerini buruşturmasınlar.


Daha önce de yazdım; Salman Tin son dönemin en iyi şarkı yazarlarından biri. Başından bu yana yayımladığı her şarkıyla bunu gösteriyordu. Hem solo şarkıları hem Bilge Kağan Etil’le KÖFN olarak kaydettiği şarkılar, iki farklı anlayışla, iki ayrı koldan Salman Tin müziğine dikkat çekti. 2018’den bu yana üst üste konulan işlerde tek boş yoktu ve haliyle günü gelince bir patlama kaçınılmazdı.


İşte geçtiğimiz mart ayında yayımlanan KÖFN şarkısı “Bi’ Tek Ben Anlarım” o patlamanın fitilini ateşledi. Şimdilerde hem KÖFN hem de Salman Tin şarkıları daha önce hiç olmadığı kadar revaçta. Ve evet, geriye dönüp 2018’den beri yapılmış şarkılara baktığımızda da yüzümüzü buruşturmuyoruz.


Salman Tin’in kendine has bir dili, bir söz cambazlığı, yerelden (dozunu abartmadan) beslenen bir melodi zenginliği var. Bilge Kağan Etil’in düzenlemelerindeki güncel ve modern “sound”, ucuzluğa kaçmadan sade, gösterişsiz ama ihtişamlı olabilmenin mümkün olduğunu gösteriyor. İkilinin başından beri video klip yönetmenliğini yapan Samet Eruzun ve Ümit Şahin’in kliplerde yarattıkları esprili ve absürd atmosferin süreklilik taşıması da zekice bir plan. (İlk kliplerden birinde benim bile tufaya düşüp “Bu çocuklar da kamera karşısında pek acemi,” yazmışlığım var.)


Şarkı çıkalı neredeyse üç ay olacak. Ne zaman, nerede kulağıma çalınsa, hangi “playlist”te karşıma çıksa, yandım Allah gün boyu düşmüyor dilimden. Yapışıp kalıyor. KÖFN konser videolarına bakıyorum. Cayır cayır tam tekmil eşlik ediyor herkes. O bir vakitler BPM sayan radyolar bile çala çala liste başı ettiler şarkıyı haftalardır. Fazla söze gerek yok; buna “hit” deniyor.


Bu arada yazmadan geçemeyeceğim. KÖFN’ün bağlı olduğu Hypers, belli ki bu şarkıyı Zeynep Bastık üzerinden “promote” etmeye çalışmış. Şarkı 18 Mart’ta yayımlanıyor, 19 Mart’ta Bastık’ın Bostancı Gösteri Merkezi konserine KÖFN konuk oluyor ve birlikte bu şarkıyı söylüyorlar. Sonra hooop 31 Mart’ta Bastık’ın YouTube kanalında bu şarkının yine birlikte söyledikleri akustik videosu yayınlanıyor. Sonuç? Bu yazının yazıldığı gün itibariyle KÖFN’ün videosu sekiz milyonu aşmışken, Bastık’ın kanalındaki video dört buçuk milyondaydı. Tweet bu kadar.

0
Share
Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa

Hakkımda


Photo Profile

Yavuz Hakan Tok
Müzik Yazarı / Eleştirmen / Arşivci

2001 yılında Bir Zamanlar adlı internet sitesinde müzik yazıları yazmaya başladı. Yanı sıra yazıları, Zip İstanbul, Koara, İkinci Kanal, Caretta, Mezun Life, Popüler Tarih dergilerinde, Bugün gazetesi ve Milliyet gazetesinde yayımlandı.

Daha Fazla



Takip Et

  • Instagram
  • YouTube
  • Twitter
  • Facebook

Bu Hafta Çok Okunanlar

  • Tarkan Kurtlar Sofrasında
     TARKAN - "KUANTUM 51" Tarkan'ı öncelikle günün avam tarz ve türlerinden uzak durduğu, "rap"çilerle filan iş birliği...
  • "Müzisyen Eşi Olmak Suç mu?"
    Seninle Üç Dakika 1975 - 2. Bölüm Bir Ekmek Parası Şenay & Şerif Yüzbaşıoğlu Evet, ihtisas jürisi kadar halk oyları da e...
  • Ne Kadarı Fatih, Ne Kadarı Mabel?
    MABEL MATİZ - "FATİH"  “Yahu bu ne? Bu zamanda 25 şarkılık albüm mü olur? Kim dinleyecek bunu?” “Şarkıların hepsi birbirine benz...
  • Sufle Röportajı
    Göksu Taşçeviren ve Mustafa Atik’in ODTÜ’de sıra arkadaşlığıyla başlayıp müzik ortaklığıyla devam eden macerası 10 yıldan fazladır devam edi...
  • Ajda Pekkan Yaşar Plak'a Karşı
    1980 yılında yaşadığı Eurovision yenilgisi Ajda Pekkan'ı çok üzmüş, hatta küstürmüştü. Türkiye’den uzaklaştı, uzun süre İngiltere...

Arşivden

  • Suna Yıldızoğlu Röportajı
    Yabancı Gelin Sonia, Türkiye'de nasıl ünlü bir sinema oyuncusu ve şarkıcı oldu?.. Yetmişlerde ona kim, neden açık çek verdi? Dillere...
  • Ne Kadarı Fatih, Ne Kadarı Mabel?
    MABEL MATİZ - "FATİH"  “Yahu bu ne? Bu zamanda 25 şarkılık albüm mü olur? Kim dinleyecek bunu?” “Şarkıların hepsi birbirine benz...
  • Prestij Müzik'in Film Gibi Hikâyesi
    (Milliyet Sanat dergisi Şubat 2023 sayısında ve 5 Şubat 2023 tarihli Milliyet gazetesinde yayımlanmıştır.)    1997 yılında bir vesileyle Pre...
  • İzlediklerim Ocak 2012
    ENBE ORKESTRASI - "SENDEN KIYMETLİ Mİ?" Bütün tartışmalara, eleştirilere rağmen popüler müzik piyasasında ENBE damgası vurulmuş ...
  • Oya Bora Röportajı
    "Hani Peter Pan masalı gibi bir hayal dünyası vardır ya; orada kötülük yoktur, orada ihanet yoktur, orada acı çekilmez. Bizim şarkılar...
Copyright © 2019 Yeter ki Müzik Olsun

Created with by Beauty Templates | Distributed by Gooyaabi Templates