10 yıl önce 10 yıl sonra furyası bütün hızıyla devam ederken
ben de bugünün şarkısını 10 yıl öncesinden seçeyim bari dedim. 2009’un Mart ayı
başında TMC etiketiyle piyasaya çıkan “Zamanın Eli”, (Kıraç’la yaptığı düet albümü ve alaturka
proje albümü “Rüya”yı ayrı kategorilere koyar isek, Funda Arar’ın beşinci
albümü idi. Artık rüştünü ispat etmiş ve yerini sağlamlaştırmış bir şarkıcı
olarak Funda Arar bu albüme bütün tecrübesini dökmüş, albüm, CD satışlarının
giderek düşmeye başladığı o günlerde hiç de fena olmayan bir satış başarısı da
yakalamıştı.
Bu başarıda ilk klip şarkısı olarak seçilen “Senden Öğrendim”in
payı büyüktü. Albüm sıralamasında onuncu sırada olmasına rağmen çıkış şarkısı
seçilmesi boşuna değildi. Şarkı günün “hit” standartlarında değildi belki ama hem
sözleri hem de bestesi itibariyle her daim sevdiğimiz pop-alaturka şarkıların,
Yeşilçam filmi şarkılarının, Türkçe tango klasiklerinin izlerini taşır gibiydi.
Bu yüzden hem kulağımıza hem de kalbimize çok yakın geldi.
Burcu Tatlıses’in sözlerini yazdığı, Febyo Taşel’in
bestesini ve düzenlemesini yaptığı “Senden Öğrendim” Türk pop müziğin yakın döneminde
yazılmış en güzel şarkılardan biri. Bir kez daha hatırlamakta fayda var.
(22 Mart 2018 tarihinde www.hayatmuzik.com 'da yayımlanmıştır.)
‘70’lerde yabancı şarkılara Türkçe söz yazılarak oluşturulmuş parçalar anlamsız bir şekilde “aranjman” diye adlandırıldı ve o tabir bugüne kadar geldi. Türk bestecilerin yeni yeni eserler üretmeye koyulduğu o yıllarda yabancı şarkıları Türkçeye adapte etmek kolaycı bir yoldu belki ama aslında bir o kadar da zordu. Neyse ki muazzam söz yazarlarımız, aranjörlerimiz, şarkıcılarımız vardı. Yeri geldi o “aranjman” diye küçümsediğimiz kimi şarkılar orijinallerinden daha güzel, daha anlamlı ve daha kalıcı oldu. “Kadınım” da bunlardan biriydi.
1973’de Serge Reggiani tarafından seslendirilen, Fransızca sözleri Jean-Loup Dabadie, bestesi Alain Yves Reginald’e ait olan “T'as L'air D'une Chanson”, 1974 yılında Mehmet Teoman’ın yazdığı Türkçe sözlerle Tanju Okan tarafından seslendirildi ve Türk popunun klasiklerinden biri olacak “Kadınım” böyle doğdu. Evet, şarkının Fransızca hali de etkileyici idi ama Türkçe versiyonu kadar değil. Evet, şarkının orijinalinde de Serge Reggiani “Me femme (kadınım)” diyordu ama Tanju Okan gibi değil.
O zamandan bu zamana şarkıyı Teoman, Levent Yüksel, Yaşar ve Mehmet Erdem gibi dört karakteristik ve ne Tanju Okan’a ne de birbirlerine benzeyen ses yeniden seslendirdi. Kıyas kabul etmezdi; kimse Tanju Okan gibi “Kadınım” diyemezdi. Zaten biz de o kıyası yapmadan dinledik bu yeni versiyonları.
Dört X Dört’ün solisti olmasının yanı sıra yaptığı dizi müziklerinden de tanıdığımız Deniz Tuzcuoğlu, 2017’nin hemen başında “Kader İzmir’den Yana” adlı ilk solo teklisiyle çıkmıştı karşımıza. Tuzcuoğlu geçtiğimiz günlerde TMC etiketiyle yayımlanan yeni teklisinde “Kadınım”ı yeniden seslendiriyor.
Şarkının ister istemez daha “rock” sularda yüzen yeni düzenlemesinde Dört X Dört elemanlarının imzası var. “Rock” dediysem aklınıza Teoman’ın düzenlemesine benzer bir düzenleme ve yorum gelmesin. Bu düzenleme ve yorum önceki tüm yeniden seslendirmelerden daha parlak, hatta bazı yerlerde daha agresif. Buna karşın Deniz iyi bir şarkıcı ve nüanslı şarkı söyleme biçimiyle, kimseyi de taklit etmeye çalışmadan, şarkıya yeni bir tat, yeni bir ruh katmayı başarıyor.
Gelgelelim şarkıya başka bir hikâye kazandıran şey sadece yeni düzenleme ve yorum değil. Deniz’in bu şarkıyı çok uzun süre önce kaydettiğini ve epeyce bir zaman şarkının klibinde kim oynamalı, o “kadınım”, sıradan bir klip kızı olmamalı diye titizlendiğini biliyorum. O arayışın nasıl sonuçlandığını ise ben de herkes gibi klip çıkınca gördüm.
Klipte bir klip kızı yok; bir çift var. Oyuncu değiller; rol yapmıyorlar. Gerçek hayatın içinden geçen gerçek hikâyelerini anlatıyorlar. Halen hastanede yatan ve kalp nakli bekleyen, ulusal organ nakli listesinin en üst ve acil sıralamasında olan Beyhan Tekün ve ona bir bebek gibi bakan eşi Cemal Tekün… Onların uzun yıllara dayanan aşk, dostluk, yoldaşlık hikâyesi. Bir taraftan gözlerinizi doldururken, bir taraftan da organ naklinin önemine ve hayatiyetine de dikkat çeken klip, böylece şarkıyı da bambaşka bir yere taşıyor. Kalbe başka türlü dokunuyor.
Başta Deniz Tuzcuoğlu olmak üzere, bu işte emeği geçen, imzası olan herkesi tebrik etmek lazım. Kulağa çok romantik gelebilir ama şarkılar bazen gerçekten hayat kurtarır. Umarım ve dilerim ki bu şarkı ve klip Beyhan Hanım’ın ve onun gibi organ nakli bekleyen nicelerinin umudunu güçlendirir, hiç ölmeyecekmiş gibi, hayata ne kadar ince ipliklerle bağlı olduğumuzu unutarak, kendimizden başka kimseyi umursamadan yaşayıp duran biz fanilere de okkalı bir tokat olur. Umarım ve dilerim ki bu şarkı ve klip nice hayatın kurtulmasına vesile olur.
(20 Ekim 2017 tarihinde www.hayatmuzik.com 'da yayımlanmıştır.)
Sahnede yerine göre “performer” yerine göre “entertainer” olabilen, adeta sahne için yaratılmış bir şarkıcı Zeliha Sunal. O kalibrede az şarkıcı albümlere, stüdyo kayıtlarına sığdırabilir performansını. Nükhet Duru da öyledir mesela. Ne yapsa milyonlar satan albümleri olmamıştır hiç. Onu illa ki sahnede izlemek gerekir.
Zeliha Sunal’da da biraz bu durum var. Bugüne dek bir dolu albüm, şarkı yaptı ama işin o tarafında sahnedeki gücünü tam anlamıyla gösteremedi. Çünkü sahne üzerinde iki-üç saat boyunca, geniş bir repertuvar, şov ve performansla yaratılan o etkiyi iki-üç dakikalık bir şarkıyla, tek bir türle, tek bir stille kısıtlamak, sınırlamak neresinden baksanız zor. Bundandır ki albümleri milyonlar satmasa da yıllardır sahne için en çok talep gören isimlerin başında gelir Zeliha Sunal.
Sunal’ın yeni teklisi “Geçti”, geçtiğimiz günlerde TMC etiketiyle yayımlandı. Sirel’in söz ve müziğine imza attığı şarkının düzenlemesi Murat Yeter tarafından yapılmış.
Şarkı sözleri kırık, buruk, can acıtıcı bir hikâye anlatıyor aslına bakarsanız. Ama tuhaf bir şekilde üzmüyor dinleyeni. Hani üç cümle daha devam etse, “geçerse geçsin, bunun daha yarını var,” diyecekmiş gibi. Bunda düzenlemenin payı büyük. Çok ağdalı, çok ağır, tabiri caizse “damar”dan girmek yerine, tam ters köşeden yürümüş Murat Yeter düzenlemeyi yaparken. Onun artık alamet-i farikası haline gelmiş vurmalı ve nefesli sazlarla yarattığı kompozisyon, Zeliha Sunal’ın tam dozunda yorumuyla birleşince ortaya “Akdenizli” bir şarkı çıkmış. Şarkının klibinin nefis bir Akdeniz-Ege atmosferinde çekilmiş olması boşuna değil.
Zeliha Sunal diskografisinin en parlak işlerinden biri olabilir bu şarkı. Hem sesine çok yakışmış, hem de kıdemine, müzik piyasasındaki duruşuna.
(20 Ekim 2017 tarihinde www.hayatmuzik.com 'da yayımlanmıştır.)
Dört başı mamur bir şarkıcı, bir müzisyen Aliye Mutlu. Dans eğitimi, Türk müziği eğitimi ve de opera – şan eğitimi üzerine bir dolu deneyim; reklam müzikleri, film ve dizi şarkıları, oyunculuk… Birinden birinde ya kendisine ya da sesine denk gelmişsinizdir mutlaka. Yanı sıra 2011 yılında yayımlanmış ilk teklisi “Aşk Kokusu”, peşi sıra gelen “Bir Düş Kurdum” adlı albüm ve 2015’te de “Emrivaki” adlı teklisiyle popüler müzik kulvarında da varlık gösterdi Aliye Mutlu.
İnternette şöyle bir gezindiğimde, Mutlu’nun Battlefield 1 adlı bilgisayar oyunu sayesinde yakın geçmişte hem yurt içi hem de yurt dışında epeyce popülerlik kazandığını gördüm. Bilgisayar oyunlarıyla hiç ilgim olmadığı için anlamakta zorlandım önce. Sonra gördüm ki bu oyunda Mutlu’nun seslendirdiği Makedonca bir şarkı kullanılmış. Aslında bundan kendisinin de sonradan haberi olmuş zira Hollandalı bir firmanın ses kütüphanesine bıraktığı kayıtlardan biriymiş bu ve ticari kullanıma açık bu kayıt, oyunu üreten firma tarafından tercih edilmiş.
Aliye Mutlu Bulgaristan doğumlu. Bundandır ki Balkan gırtlağını kullandığı şarkılar sesinde çok farklı, çok etkileyici tınlıyor. Nitekim Battlefield oyununda kullanılan “Zajdi Zajdi” de dinleyenin tüylerini diken diken eden türden bir ağıt.
Aliye Mutlu’nun geçtiğimiz günlerde TMC etiketiyle yayımlanan yeni teklisi “Kaktüs” ise bir pop şarkısı ve popun kendi matematiği doğrultusunda yazılmış, seslendirilmiş bir şarkı. Buna karşın Mutlu, müzikal becerisiyle bu şarkıyı da sıradan pop şarkılarından farklı bir yere taşımış.
Öncelikle Aysuda Ülkü Zeren’in sitemkâr ama “atarlı” değil, kızgın ama “çemkirmeyen” şarkı sözleri… Sonrasında akılda kalıcı ama pop şarkılarının yegane döngü ve tartımlarından çok farklı bir melodik yapı… Üstüne temiz bir şarkıcılık ve şarkının sonlarına doğru karşımıza çıkan doğaçlama ses oyunu.
Popüler piyasanın içinden bir yerden ses verirken bunu ucuza kaçmadan yapabilmek de mümkün. Aliye Mutlu “Kaktüs”le en çok bunu gösteriyor.
(6 Şubat 2017 tarihinde www.hayatmuzik.com 'da yayımlanmıştır.)
“İçi beni dışı seni yakar” bir şehir İstanbul. Sevenine de şarkı yazdırıyor, sevmeyenine de bu yüzden. İzmirli müzisyen Deniz Tuzcuoğlu da 1998’den bu yana yaşadığı İstanbul’a karşı hissettiklerini İzmir’e gönderme yaparak anlatmış.
“Kader İzmir’den Yana”, uzun süredir müzik piyasasının içinde olan, dizi ve filmlere yaptığı müziklerin yanı sıra Dört X Dört grubunun solisti olarak tanınan Deniz Tuzcuoğlu’nun ilk solo teklisi. Tekli geçtiğimiz günlerde TMC etiketiyle yayımlandı.
Aslında Tuzcuoğlu’nun hikâyesinde tam tersi bir durum söz konusu. Yani kader İstanbul’dan yana olmuş ve nice İzmirli meslektaşı gibi o da valizini alıp İstanbul yollarına düşmüş yıllar önce. Özellikle içinde doğup büyüyenlerin fanatizm seviyesinde sevdiği, farklı bir şehirdir İzmir. Havası, suyu, kültürü, hatta dili ile bir başkadır. Deniz Tuzcuoğlu’nu yakından tanıyanlar iyi bilir İzmir sevdasını. İlk solo teklisi için kendi yazdığı bu şarkıyı seçmesi de şüphesiz tesadüf değil.
Kaldı ki bence mesele İzmir ya da İstanbul da değil. Şarkı bu iki şehrin adını kullanırken aslında “İzmir mi İstanbul mu?”dan daha derin bir soru soruyor çünkü. İnsanların kaderi doğdukları şehirde midir, yoksa doydukları şehirde mi? Ya da bir şehirde yaşamak için “doymak” yeterli midir?
Tuzcuoğlu’nun yıllardır birlikte müzik yaptığı Dört X Dört bir “rock” grubu. Bu şarkı ise tamamen başka bir müzikal formda, alaturka pop havasında, demlenmelik, dinlerken kadeh tokuşturmalık bir şarkı. Böylesi şarkıları “rock” grubu olarak tanıdığımız gruplar da yapıyor artık biliyorsunuz. Deniz Tuzcuoğlu ise grubun müziğinden tamamen bağımsız bu şarkısını gruba adapte etmek yerine solo seslendirmeyi tercih etmiş. Olması gereken de bu değil midir zaten? Solo yaptığınız işin grupla yaptığınız işten farkı olmayacaksa ne gerek var?
Deniz Tuzcuoğlu’nun dolgun ve tok vokali, Tuzcuoğlu’nun yanı sıra Alp Tiner’in de imzası bulunan temiz düzenlemesi ve farklı şarkı sözleriyle “Kader İzmir’den Yana” Deniz Tuzcuoğlu’nun solo kariyeri için parlak bir başlangıç olacak gibi görünüyor.
Yavuz Hakan Tok Müzik Yazarı / Eleştirmen / Arşivci
2001 yılında Bir Zamanlar adlı internet sitesinde müzik yazıları yazmaya başladı. Yanı sıra yazıları, Zip İstanbul, Koara, İkinci Kanal, Caretta, Mezun Life, Popüler Tarih dergilerinde, Bugün gazetesi ve Milliyet gazetesinde yayımlandı.