10 yıl önce 10 yıl sonra furyası bütün hızıyla devam ederken
ben de bugünün şarkısını 10 yıl öncesinden seçeyim bari dedim. 2009’un Mart ayı
başında TMC etiketiyle piyasaya çıkan “Zamanın Eli”, (Kıraç’la yaptığı düet albümü ve alaturka
proje albümü “Rüya”yı ayrı kategorilere koyar isek, Funda Arar’ın beşinci
albümü idi. Artık rüştünü ispat etmiş ve yerini sağlamlaştırmış bir şarkıcı
olarak Funda Arar bu albüme bütün tecrübesini dökmüş, albüm, CD satışlarının
giderek düşmeye başladığı o günlerde hiç de fena olmayan bir satış başarısı da
yakalamıştı.
Bu başarıda ilk klip şarkısı olarak seçilen “Senden Öğrendim”in
payı büyüktü. Albüm sıralamasında onuncu sırada olmasına rağmen çıkış şarkısı
seçilmesi boşuna değildi. Şarkı günün “hit” standartlarında değildi belki ama hem
sözleri hem de bestesi itibariyle her daim sevdiğimiz pop-alaturka şarkıların,
Yeşilçam filmi şarkılarının, Türkçe tango klasiklerinin izlerini taşır gibiydi.
Bu yüzden hem kulağımıza hem de kalbimize çok yakın geldi.
Burcu Tatlıses’in sözlerini yazdığı, Febyo Taşel’in
bestesini ve düzenlemesini yaptığı “Senden Öğrendim” Türk pop müziğin yakın döneminde
yazılmış en güzel şarkılardan biri. Bir kez daha hatırlamakta fayda var.
(9 Nisan 2018 tarihinde Milliyet Sanat dergisi internet sitesinde yayımlanmıştır.)
Cihan Mürtezaoğlu şarkılarını internet platformlarında, YouTube kanallarında dinleyip seven de vardı, adını Ceyl’ân Ertem, Mabel Matiz, Burcu Tatlıses gibi isimlerin albümlerinde görüp bilen de. Yıllardır müziğin alternatif ve de çoğunlukla bağımsız kanadında varlığını göstermiş bir müzisyendi. Şarkı söylüyordu, şarkı yazıyordu, enstrüman çalıyordu, düzenleme yapıyordu. “Sultan Süleyman”ı Mabel Matiz’in söylemesi için yeniden düzenleyip uzun yıllar boyu pek eğlenceli sandığımız o şarkının içindeki saklı ağıtı çekip çıkarması bile tek başına Cihan Mürtezaoğlu’nun müzikal kalibresi hakkında bir fikir vermeye yeterdi aslında. Derken 2016’da ilk albümü “Bitsin Bu Delilik”le çıktı karşımıza. Geçtiğimiz günlerde ise Mürtezaoğlu’nun yeni albümü “Deli Zaman”, Dokuz Sekiz Müzik etiketiyle yayımlandı.
Hakkında yazılan yorumlarda Bülent Ortaçgil’den Orhan Gencebay’a uzanan bir skalada pek çok isme benzetilmiş olsa da aslında nevi şahsına münhasır bir müzisyen Cihan Mürtezaoğlu. Kendine ait bir dili, şarkılarının bir melodik yapı biçimi ve düzenlemelerinin belirgin bir kimliği var. Bu büyük bir avantaj. Sevenleri de en çok bu yüzden seviyor zaten.
Öte yandan bu yeni albümün ilk albüme kıyasla artıları ve eksileri var.
Her an detone oluverecekmiş gibi şarkı söylüyordu Cihan Mürtezaoğlu. Özellikle tercih edildiğini düşündürmekle beraber, o pes tonlar zaman zaman dinleyicide gerginlik yaratmıyor değildi. Hece bölmeler ve prozodi hataları da cabası. Tüm bunlar ilk albümde çok belirgindi ve bu bakımdan ilk albüm onca amatör ya da yarı profesyonel Cihan Mürtezaoğlu videolarının ve de ses kayıtlarının bir uzantısı gibiydi. Bu albümde ise nispeten daha fazla şarkıcı gibi şarkı söyleyen bir Cihan Mürtezaoğlu var. Amatör kayıt meraklıları için bu tek başına “Cihan da bozdu,” yorumu yapma sebebi olsa bile, bu işin doğrusu budur, böyle olması gerekir zaten.
İlk albüm uzun bir zamana yayılmış şarkıların bir toplaması gibiydi. Birçoğu zaten bir kitle tarafından bilinen şarkılardı. Bu albümse göze görünür bir albüm bütünlüğü taşıyor ve bu bütün daha pop, daha “hafif” tınlayan şarkılar da barındırıyor. İkinci bir “Cihan da bozdu,” yorumu da buradan gelebilir ya da tam tersine Cihan bu albümle daha önce onu hiç dinlememişlere de ulaşabilir; işin o kısmını zaman gösterecek.
Mesela aslen bir Ferdi Tayfur şarkısı olan “Bana Sor” da dâhil olmak üzere birden fazla şarkıda Mürtezaoğlu’nun müziğine katkısı tartışılır dozda bir alaturka ritim, melodi, makam iklimi var. Derinlik değil, hafiflik veren bir doz.
Albümün tek “cover”ı “Bana Sor.” Onun dışındaki 10 şarkının söz ve müzik ve düzenlemelerinde Cihan Mürtezaoğlu imzası var (3 şarkının düzenlemesinde Mürtezaoğlu’nun yanı sıra Zafer Tunç Resuloğlu’nun da adı geçiyor.) Başından sonuna bütün düzenlemelerde sadelik, sakinlik ve akustik “sound” hâkim ki bu da bu zamanda müzikte en sevdiğimiz şey olabilir.
Ersin Şahin’in çektiği fotoğraflarla Başak Ünal’ın nefis kartonet ve kapak tasarımı ise albümün bir başka artısı.
Sonuç itibariyle daha ikinci albümünde “acaba ne yapmış” diye merakla dinleme hissi uyandıran, uzun vadede çok daha incelikli işler yapacağından kuşku duymayacağımız bir müzisyenin muhtemelen bir “ikinci albüm” sendromu yaşayarak yaptığı bir albüm bu. Kulak kabartmaya değer.
(20 Nisan 2015 tarihinde Milliyet Sanat dergisi internet sitesinde yayımlanmıştır.)
Burcu Tatlıses uzun zamandır müzik piyasasının içinde. Bir yandan Funda Arar başta olmak üzere, popüler kulvarın ünlü isimlerine şarkı sözü yazmakta iken, bir yandan da sahneye çıkıp şarkı söylüyor ve zaman zaman da kendi şarkılarını söylediği kayıtlarını internette yayınlıyordu. 2007 yılında ATV’nin büyük bir iddiayla yayına soktuğu, Ajda Pekkan’lı, Müslüm Gürses’li jürisiyle dikkat çeken, ama yeterince reyting alamayınca erken final yapan Profesyonel adlı yetenek yarışmasında da sekiz hafta boyunca yarışmacı olarak boy göstermişliği vardı ekranda. Yazdığı şarkı sözleri arasında “Alagül” gibi, “Seni Severdim” gibi, rahmetli Fikret Şeneş’in son yıllarda yazılmış en iyi şarkı sözü olarak nitelediği “Senden Öğrendim” gibi epeyce ses getirmişleri de üzerine koyarsak, az buz bir sektörel deneyimden söz etmediğim daha net anlaşılır sanırım.
Buna rağmen albüm yapmakta acele etmedi Burcu Tatlıses ve ilk albümü ile geçtiğimiz günlerde çıktı dinleyici karşısına. Lila Records etiketiyle yayımlanan albümün adı “Güzel Kokuyorum”. Prodüktörlüğünü ve aranjörlüğünü Cihan Murtezaoğlu’nun yaptığı albümde yer alan 11 şarkının söz ve müziklerinde ise Burcu Tatlıses’in yanı sıra farklı isimlerin de imzalarını görüyoruz.
Ana akımın bu denli içinde üretiyor iken, bu kadar dışında bir albüm yapmak açıkçası şaşırtmıyor değil. Öyle ya, o yoldan çok daha kolay yürüyebilirdi Burcu Tatlıses. Ama o, zor olanı seçmiş. Basbayağı alternatif “sound” arayışında bir albüm çünkü bu. Sadece besteler ve şarkı sözleri değil, düzenlemeler açısından da böyle bu. Daha önce Mabel Matiz’le de birlikte çalışan Cihan Murtezaoğlu’nun bu albüm için yaptığı düzenlemeler tek başına uzun uzun alkışlanmayı hak eden cinsten. Hem farklı, yeni, deneysel, hem de bu üç sıfatın bir araya gelişinin doğal sonucu olarak ortaya çıkması kuvvetle muhtemel zor dinlenen, dinleyeni yoran, soğutan türden değil yaptığı iş. Tam aksine; çok sıcak, çok kolay kavrayan, buna karşın müzikal niteliği de iyi düzenlemeler, albüme başlı başına kendine has bir kimlik kazandırıyor.
Burcu Tatlıses, Profesyonel yarışmasını izlemiş olanların da hatırlayacağı üzere, bildik Türk popu standartlarında da şarkı söyleyebilen bir solistken, mesela kadın şarkıcılar klasmanında popun son 25 yılına damgasını vurmuş Sezen Aksu vurgularını herkes kadar kullanabiliyor iken, bambaşka bir rotaya çevirmiş dümeni. Sakin, naif, kırılgan, anlatarak ama sesini ve şarkıları hırpalamadan, kelimeleri yersiz yere çekiştirmeden söylüyor şarkılarını.
Baba Zula’dan Levent Akman’ın, bestesini Osman Murat Ertel’le birlikte yaptığı, sözlerini Nilgün Öneş’in yazdığı, üzerine bir tutam arabesk sosu serpilmiş “Bir Sana Bir de Bana”, Burcu Tatlıses’in, Mabel Matiz’le birlikte yazdığı “Ay”, albümün ilk dinleyişte dikkat çekenleri.
Ama sadece bu şarkılara vurgu yapmak da haksızlık olur. Albüme adını veren ve bence albümün son şarkısı olması gerekirken, sondan bir önce karşımıza çıkan “Güzel Kokuyorum”, küçük bir şaheser mesela. “Bir Tek Seni Sevdim”, albümün uzun yıllar sonrasına kalacak şarkılarından biri olabilir. “Konuşsak”, Ortaçgil şarkılarını sevenlerce baş tacı edilebilir.
Emir Özşahin’in fotoğrafları eşliğinde Saygun Erkaraman ve Natali Elmasoğlu’nun şık grafik tasarımı ve illüstrasyonlarıyla piyasaya sunulan albüm, her haliyle özenli bir iş olduğunu hissettiriyor. “Güzel Kokuyorum”, şimdiden yılın iyi albümleri arasında yer almaya aday.
Yavuz Hakan Tok Müzik Yazarı / Eleştirmen / Arşivci
2001 yılında Bir Zamanlar adlı internet sitesinde müzik yazıları yazmaya başladı. Yanı sıra yazıları, Zip İstanbul, Koara, İkinci Kanal, Caretta, Mezun Life, Popüler Tarih dergilerinde, Bugün gazetesi ve Milliyet gazetesinde yayımlandı.