Soner Arıca – “Kaç Kere?”
Mevsim normalleri sebebiyle değil, siyasi sebeplerle gelemeyen,
başlayamayan yazı herkes kendi şarkısıyla getirebilme iddiasında bu ara. “Benim
şarkım / albümüm çıkmadan yaz gelmez,” kalıbı gırla gidiyor.
Nedir peki “yazı getiren şarkı”? Siz denizde oynaşırken
plajdan bangır bangır duyulan şarkı mı? Gece yarısı bir kulüpten öbür kulübe
akarken yolda önünden geçtiğiniz kulüplerden ve çıktığınız kulüpte ve dahi
gideceğiniz kulüpte kulaklarınızda geçici duyma bozukluğu yaratmaya azmetmiş
bir volümle dolan şarkı mı? Ya bütün Türkiye plajlardan ve kulüplerden ibaret
değilse ne yapacağız? Mesela küçük bir kasabanın aile çay bahçesinde plastik
sandalyelerde oturmuş çekirdek çitlerken de kopmak ister miyiz yazlık
şarkılarla? Ya da balkonda pijamayla oturmuş kiraz yerken?..
İşte Soner Arıca da “yazlık şarkı” gündemini tersten okumuş son
teklisiyle. Damardan kalbe yürüyen bir şarkı yapmış. Azıcık arabesk nağmeli, dertli,
içli bir şarkı. Ama dertli filan dediysem de onun efendiliğini bilirsiniz işte,
kendi nezaket sınırları içerisinde bütün kahrı, elemi. Öyle son moda arabesk
rap, “trap” ve türdeş şarkılar gibi belden aşağı isyanlarda değil. ‘90’larda
nasıl ince, nasıl romantikse yine öyle. Tabii hangi yılda olduğumuzu unutturmayacak
kadar da güncel bir düzenlemeyle.
Arıca Müzik etiketiyle yayımlanan şarkının adı “Kaç Kere?” (bana
soru işareti koymak gerekirmiş gibi geliyor; üzerinize afiyet, gramer bekçiliğine
soyunmak gibi olmayacaksa.) Söz ve müziği Soner Arıca’ya ait şarkının
düzenlemesini Miraç Kutlu yapmış. Hiç öyle yazı getirme, kışı götürme,
listeleri sallama, tıkları toplama iddiasında bir şarkı değil. Zaten Soner
yıllardır işin o tarafına hiç bakmadan dümdüz yürüyor yolunda. Bu şarkı da o yola
ektiği bir başka çiçek tohumu. Hem sevenlerini memnun edecek hem de yıllar
sonra geriye dönüp baktığında arkasında rengârenk açmış çiçekler görecek. Öte
kaygılar boş ve yersiz, gelip geçicidir belki de kim bilir?
Bu arada şarkının klibine de özellikle dikkat çekmek isterim
zira Soner bu klibin bazı sahnelerini Konya Karapınar’da yok olma tehlikesiyle
karşı karşıya olan Meke Krater Gölü’nde çekmiş. Gökhan Özdemir’in çektiği klip
nefis görüntülerle bezeli ama bir yandan da eskiden kuşbakışı görüntüsü bir
nazar boncuğuna benzeyen bu doğa harikası gölün şu anki durumunun gündeme gelmesi
gibi bir iyi niyet de güdüyormuş.