Yok, bu kalıp buraya tam oturmadı, şöyle diyeyim: İrem’i ilk
çıktığı zamanlar ben de destekliyordum… Niye? Çünkü o günlerde popta şöyle genç
ve parlak bir fenomene çok ihtiyacımız vardı ve İrem o ihtiyacın tam karşılığı
olabilirdi. Kızda ses, görüntü, azim, çalışkanlık, delilik, o “freak” hava,
yani star kumaşı dokunurken ne lazımsa hepsi vardı.
Sibel Tüzün’ün yeni şarkısına çektiği videonun altına
yazılan yorumları okurken şöyle bir cümle gördüm: “Laf sokmak yok, intikam yok,
kadın sevgilisi ile flört ediyor, dans edelim diyor, daha ne olsun.” Bu cümleyi
görünce de Sibel’le 2017 Ağustos’unda yaptığımız röportajda söyledikleri geldi
aklıma: “Ben çemkiren şarkılardan kişisel olarak hiç hoşlanmıyorum.
Karşındakine niye kötü bir şey söyleyesin ki? Niye ağzının payını veresin? Öyle
ya da böyle sevmişsin onu, bu hırs niye? Ben o duyguyu ulaştıramam insanlara,
yakıştıramam kendime.”
Geçtiğimiz günlerde Arinna Müzik etiketiyle yayımlanan
teklinin adı: “Olaylara Gel”. Söz ve müziği Saadettin Dayıoğlu’na ait şarkının
iki farklı versiyonu var teklide. Video versiyonu Aytun Gelgin’in imzasını
taşıyor. Diğer versiyon ise Hakan Caneroğlu tarafından yapılmış.
Hakikaten şöyle çemkirmeyen, “atarlanmayan”, iyi kalpli pop şarkısı
az bulunur oldu. “Olaylara Gel” böyle bir şarkı. Pozitif, ateşli, heyecanlı, “funky”
bir dans şarkısı. Bir “hit” değil belki ama tam Sibel Tüzün’lük bir şarkı
olduğu kesin. Saadettin Dayıoğlu ismini giderek daha sık duymamız boşuna değil.
“Kişiye özel” şarkılar yapmayı, kime neyin yakışacağını iyi biliyor Dayıoğlu.
Her besteciye nasip olmayan bir terzilik mahareti var. Sibel Tüzün de hem
nüanslı şarkıcılığını hem de görsel averajını iyi kullanarak şarkıyı bir
karnavala dönüştürmüş.
Ben şarkının Aytun Gelgin versiyonunun eğlencesini sevdim
ama daha elektronik kafaları sevenlere Hakan Caneroğlu versiyonunu da öneririm.
Sene 2003. Sibel Tüzün’ün ani ve keskin bir dönüşle pop
müzikten “rock” müziğe geçiş yaptığı 1998 yılının üzerinden beş sene geçmiş. O
ara ülkede Şebnem Ferahlar, Teomanlar, Dumanlar filan derken “rock” müzik ciddi
bir yükselişe geçmiş ama dinleyici her ne hikmetse Sibel Tüzün’ü “rock”
şarkıcısı olarak görmeyi tercih etmemiş. Ve Sibel de “Kaçın Kurası”nda “Anca
Beraber”de bıraktığı Sibel’e geri dönmüş. Hani o seksi, ateşli ve Akdenizli
kadına…
O yıl piyasaya çıkan “Kırmızı” tam da böyle bir albüm. Dahası
çoğunluğu kendi yazdığı şarkılardan oluşan, olgun bir albüm. Seksi, ateşli ve
Akdenizli bir albüm. Zaten bunu sadece albümün adından ve kapağından bile
anlamak mümkün. Olmadı, albüme adını veren şarkıdan…
Söz ve müziği Sibel Tüzün’e ait şarkının düzenlemesi Tansel
Doğanay’a ait. Bu bilgiye sahip olmasanız, şarkının pekâlâ bir Yunan şarkısı
olduğunu sanabilirsiniz. Öyle kıvrımlı, tuzlu, kokulu bir şarkı.
Nitekim “Kırmızı” albümünün ikinci baskısında şarkının “Agapi
Kokini” adını taşıyan Yunanca versiyonu, “Agapi Kırmızı” adını taşıyan Yunanca
/ Türkçe versiyonu ve “club”
versiyonları da yer alıyor. 2004 yılında basılan “Kıpkırmızı” adlı albümde ise
başka başka versiyonlar ve daha fazlası…
“Kırmızı” ve “Kıpkırmızı” albümleri ile Tüzün’ün ilk “rock”
albümü “Hayata Buysa Ben Yokum Bu Yolda”, geçtiğimiz günlerde “remastered”
edisyonlarıyla dijital platformlarda yayımlandı. Albümler, Sibel Tüzün’ün
sahibi olduğu Arinna Müzik etiketini taşıyor. Hem Sibel Tüzün kariyerinin bu
köşe taşı albümlerini yeniden keşfetmek, hem de ülkenin en iyi kadın
seslerinden birini uzun uzun dinlemek için kaçırılmaz bir fırsat.
Erkin Aslan uzun yıllardır müziğin içinde olmasına rağmen
solist olarak çok fazla ön plana çıkmamışlardan. ‘90’larda Göksel’in “Benim
Şarkım”, Sibel Tüzün’ün “Tiryaki”si, 2000’lerde Ayşegül Aldinç’in “Verdim
Gönlümü”, Levent Yüksel’in “Daima”sı o dönemleri hatırlayanların mutlaka
bileceği Erkin Aslan şarkıları. Yakın dönem Erkin Aslan şarkılarına ise İrem
Derici’nin söylediği “Bir miyiz?”i ve Derici ile düet yaptığı “Ölürüm O
Bakışlarına”yı örnek verebilirim.
Hem besteci ve söz yazarı, hem aranjör, hem de enstrümanist
olarak sayısız albümde yer almış, sayısız isme sahnede eşlik etmiş Erkin Aslan
ilk kez 2018 yılında “Kadın Dediğin Zor Şey” adlı teklisiyle işin şarkıcılık
tarafına doğru adım attı. Aynı şarkının akustik versiyonu ve yıllar önce Levent
Yüksel’in söylediği “Kadınım”ın “cover”ı ise Erkin Aslan’ın 2018’de yayımlanan
diğer teklileri oldu. Geçtiğimiz günlerde Studio Jingle House etiketiyle
piyasaya sürülen yeni teklisi ise “Tuhaf Gazel” adını taşıyor.
Studio Jingle House etiketi boşuna değil çünkü Erkin Aslan 2007
yılından bu yana Jingle House bünyesinde reklam müzikleri üretiyor aynı zamanda.
Söz, müzik ve düzenlemesi Erkin Aslan imzası taşıyan “Tuhaf
Gazel”, alaturka makam ve ritimlerin kullanıldığı ama hiç mi hiç alaturka
tınlamayan, aksine etnik-caz sularında gezinen enteresan bir şarkı. Popüler
müziğin gündelik kalıplarının tamamen dışında, sıradan akor dizilimlerinden, ritim
yürüyüşlerinden çok uzakta, çok kendine has ve çok çarpıcı. Zaten dönüp geriye
baktığınızda, Erkin Aslan’ın popüler müziğin tam göbeğindeki isimlere verdiği
şarkılarda bile o kendine haslığı fark edebilmek mümkün.
Erdem Sökmen’in gitarını konuşturduğu partisyonlar şarkının adeta
“bonus”u. Erkin Aslan’ın tertemiz vokalini de duyunca bugüne dek şarkı söylemek
için niye beklediğini düşünüyorsunuz ister istemez.
Röportaj bittiğinde saat sabaha karşı 3'ü geçiyordu. Röportaj kariyerimin ilk
'gece yarısından sonra' röportajı olmuştu bu çünkü o tarih aralığında Sibel'in
İstanbul'da bulunacağı tek gündü ve o gün de sahnede olması gerekiyordu.
Haliyle sahnesi bittikten sonra oturup konuşabildik. Ahbaplığımız eskidir; dert
değildi yani. Zaten röportaj gibi değil de kulis sohbeti gibiydi konuşmamız.
“Umut dolu, naif ve güzel duyguları uyandıran bir şarkı yaptık. Umarım tüm sevgililerin hoşuna gider,” demiş Sibel Tüzün. Ben basın bültenini yalancısıyım. Neden sadece sevgililerin? Çünkü bahis konusu şarkı, Sevgililer Günü münasebetiyle yayımlandı. Daha doğrusu Sevgililer Günü münasebetiyle yayımlanan birçok şarkıdan biri oldu. Bir kere oradaki o pazarlamacılık durumu bana sevimsiz geliyor. Sevgililer Günü için kalp şeklinde kaşar üreten peynir firması da var ona bakarsanız. Gerek var mı? Bence yok.
Sibel Tüzün’ü ilk albümünden uzun yıllar sonra İskender Paydaş’la tekrar buluşturan “Aşk Bize Yeter” adlı bu şarkının söz ve müziği Can Temiz’e aitmiş. Temiz iyi şarkılar yazmış bir besteci ve grubu Model için yazdıklarından farklı olarak bu defa depresif olmayan, aksine Sibel Tüzün’ün de dediği gibi umutlu bir şarkı yazmış. Orası tamam. Ama şarkının melodik yapısı, yürüyüşü filan basbayağı bir ‘80’li yıllar Kuşadası Altın Güvercin ya da olsun olsun Eurovision Şarkı Yarışması Türkiye finalleri havası taşıyor. Yani naifliğin dozu biraz fazla kaçmış gibi. Hal böyle olunca da şarkıyı ne Sibel Tüzün’ün şarkıcılığı, ne de İskender Paydaş’ın aranjörlüğü yükseltebilmiş.
Bir de sormak lazım tabii: Duvarları neden yakıyoruz? Yıksak olmaz mı?
2014’ü kapatmadan bir tekli daha yayımladı Sibel Tüzün. Nisan ayında “Kaç Yıl Geçti Aradan”ı yeniden seslendirmişti. Bu defa da daha yakın tarihli bir başka Sezen Aksu şarkısıyla çıktı karşımıza. 1996 yılında önce Rengin’in, sonra Sezen Aksu’nun seslendirdiği “Le Le Le”, Hakan Caneroğlu’nun düzenlemesi ile 2014 model bir Sibel Tüzün şarkısına dönüştü.
İyi de oldu. Yazmıştım: “Kaç Yıl Geçti Aradan” gibi çok fazla söylenmiş, dillere sakız olmuş bir şarkı, Tüzün’e bir şey katmayacaktı; katmadı da. Yani bence öyle… Ama “Le Le Le” hem doğru bir seçim olmuş, hem de düzenlemesi ve yorumu ile Sibel Tüzün’ün üzerinde çok iyi durmuş. Sibel Tüzün kariyerinin en iyi albümlerinden biri olan “Nefes Keser Aşklar”daki o iddialı, pop-star Sibel, tam da o dönemlere ait bu şarkıyla geri dönmüş gibi. “Kırmızı” ve “Saten” albümlerini de yok saymıyorum elbette. Hatta görsel anlamda en sevdiğim Sibel Tüzün, “Kırmızı” albümündeki Sibel Tüzün’dür; bunu da tartışmam. Ama “Le Le Le”yi de bir o kadar sevmiş olabilirim. Umarım bunun arkası, iddialı bir albümle gelir.
Bir kez daha tekrara düşmek pahasına da olsa söylemeliyim ki Sibel Tüzün bence Türk popunun gelmiş geçmiş en iyi kadın seslerinden/şarkıcılarından biridir. Bunu tartışmam bile. Ama kariyer çizgisi boyunca tutturduğu (ya da tutturamadığı) stratejileri tartışırım; o ayrı. Nitekim geçtiğimiz günlerde Arinna Müzik etiketiyle yayımlanan yeni teklisi de tartışmaya son derece açık görünüyor.
Sezen Aksu’nun ilk kez 1977 yılında seslendirdiği “Kaç Yıl Geçti Aradan” önce 45’lik plak olarak yayımlanmış, ertesi yıl da Aksu’nun ikinci 33’lüğü “Serçe”de yer almıştı. Söz ve müziği Sezen Aksu’ya ait bu şarkı, aynı yıl Ferdi Özbeğen tarafından da seslendirildi. Sonra 2006’da Nadide Sultan söyledi, aynı yıl bir de Hepsi grubunun Pepsi firması için yaptığı promosyon amaçlı bir mini albümde bu şarkı kullanıldı. 2011’de ise Pınar Aylin’in eski şarkıları yeniden seslendirdiği albümde duymuştuk “Kaç Yıl Geçti Aradan”ı. Bir de Vokaliz grubunun yine 2011’de yayımlanan Vokaliz ikinci albümünde.
Şimdi bu külliyatın üzerine ben Sibel Tüzün olsam, bir düşünürdüm. Sibel Tüzün eğer bir Sezen Aksu şarkısını yeniden söyleyecekse, bu şarkı “Kaç Yıl Geçti Aradan” mı olmalı idi? Ne söylese güzel söyler o başka ama bazı şarkılar vardır ki ne yapsanız üzerine fazladan bir şey koyamazsınız. Yetmişlerin hissiyatı ve melodik yapı anlayışı ile yazılan bu şarkı da öylesi bir şarkı işte. Mesela Sezen’in ‘90’ların ikinci yarısından sonra sesine çöken yorgunlukla söylediği birçok şarkının her hangi birini, tutun ki “Erkekler”i, “Şarkı Söylemek Lazım”ı ya da ne bileyim “Şanıma İnanma”yı Sibel Tüzün’ün sesinden duymak şahane olabilirdi. Durum böyleyken “Kaç Yıl Geçti Aradan”ın bu yeni versiyonunun bende heyecan yarattığını söyleyebilmem mümkün değil.
Teklide şarkının Burak Buluç tarafından yapılmış iki ve birer de Kemal Özgür, Cihat Uğurel ve de Cem Ak imzalı olmak üzere toplam beş farklı versiyonu var. Her biri yaz günleri ve kulüpler, plajlar düşünülerek ortaya çıkarılmış versiyonlar bunlar (Burak Buluç’un daha orta tempolu ikinci versiyonu hariç.) Yerini bulur/bulamaz onu kestiremiyorum ama Sibel Tüzün seven bir dinleyici olarak bende yerini bulmadığını, en azından hafif kaldığını söyleyebilirim.
Yavuz Hakan Tok Müzik Yazarı / Eleştirmen / Arşivci
2001 yılında Bir Zamanlar adlı internet sitesinde müzik yazıları yazmaya başladı. Yanı sıra yazıları, Zip İstanbul, Koara, İkinci Kanal, Caretta, Mezun Life, Popüler Tarih dergilerinde, Bugün gazetesi ve Milliyet gazetesinde yayımlandı.