Model dağıldıktan sonra sallantılı bir dönem geçiren, aslına
bakarsanız o zamandan bu zamana cepten yiyen Fatma Turgut, ilk solo albümü “Elimde
Dünya”nın habercisi “Bir Varmış Bir Yokmuş” adlı teklisini geçtiğimiz günlerde
Avrupa Müzik etiketiyle piyasaya sürdü.
Şarkının söz ve müziği Can Bonomo’ya ait. Düzenleme ise Barış
Ertunç, Hüseyin Deniz ve Ozan İnam tarafından yapılmış.
Can Bonomo çok karakteristik ve kendine has şarkılar yazan
bir şarkı yazarı ama doğrusu bu ya ben bile şarkıyı ilk duyduğumda bunun bir Bonomo
şarkısı olduğunu kestiremedim. Yani Fatma Turgut etkisi, Can Bonomo etkisinin
üzerine çıkmış ki iyi olmuş. Dahası Model etkisinden de sıyrılmış bir Fatma
Turgut duydum ben şu şarkıda. Daha olgun ve kendi yolunu ayırmış bir Fatma
Turgut var karşımızda ki muhtemelen albüm de bu minvalde olacaktır.
Bir dönem Yüksek Sadakat’in solisti olarak tanıdığımız Cemil
Demirbakan, sonrasında solo çalışmalarıyla da adından söz ettirdi. Son olarak
2018’de “Bu Hesap Tutar mı?” adlı teklisiyle karşımıza çıkan Cemil Demirbakan’ın
yeni teklisi ise geçtiğimiz günlerde ACDB Yapım etiketiyle piyasaya sürüldü. “Oldum
Sanma” adını taşıyan şarkının söz ve müziğinde Cemil Demirbakan ve Noyan Öztürk
ortak imzası var, düzenleme ise Cemil Demirbakan tarafından yapılmış.
Son derece akışkan, sarmalayıcı bir basgitar, gitar ve ritim
yürüyüşü üzerinden ilerleyen, hem melodisi, hem sözleri, hem de Demirbakan’ın
etkileyici sesiyle dinleyeni içine çeken bir şarkı “Oldum Sanma”. Yalın,
abartısız, bir o kadar da ferah, taze. Sözlerin bir felsefesi, bir derinliği
var. Şarkının bir yerlerinde ansızın çıkagelen “rap” bölümü de şaşırtıcı ve
vurucu.
Türkçe müziğin geçmişinde daha önce içinden Nietzsche geçen,
Dostoyevski geçen, Şirazi geçen bir başka şarkı daha yazıldığını sanmıyorum.
Hele ki memleketteki “rap” modası sığ sularda küfür kıyamet ilerlerken.
Cemil Demirbakan’ın içinden “rap” geçen bu “soft-rock”
şarkısı adeta yeni bir öneri, bir temiz sayfa gibi. Zıpkın gibi bir şarkıcının
kusursuz şarkıcılığı da cabası.
Uzun yıllar müzik dünyasında var olma mücadelesi veren Kayahan
1979 yılından itibaren adından söz ettirmeye başlar. 1982 yılında ilk albümünü
çıkarır ama hâlâ bir şeyler eksiktir. O günlerde yolu Nilüfer’le kesişir ve
Kayahan Nilüfer’e Eurovision Şarkı Yarışması elemelerine birlikte katılmayı
teklif eder. Katılırlar da nitekim. “Mutlu Son” ve “Olmalı, Olacak, İstiyorum”
adlarını taşıyan iki Kayahan bestesini seslendirir ve 1983 Eurovision
elemelerine gönderirler. Şarkılar ilk elemeden geçemez ama uzun yıllar sürecek
Nilüfer – Kayahan ortaklığı böylece başlamış olur. Kayahan’ın aradığı çıkış
yolu hem onun bestelerinde hem de Nilüfer’in sesinde saklıdır çünkü.
Kayahan’ın ikinci albümü “Benim Şarkılarım” 1988 yılı yaz
aylarında yayımlanır. Nilüfer’in 1984’de seslendirdiği “Kar Taneleri” hit
olmuş, “Geceler”, Akdeniz Akdeniz Müzik Festivali’nde birincilik kazanmış ve
Kayahan adını sağlam bir besteci olarak kabul ettirmiştir. Albümün adının “Benim
Şarkılarım” olması boşuna değildir.
“Benim Şarkılarım” albümünde “Olmalı, Olacak, İstiyorum”u bu
defa Nilüfer olmaksızın, tek başına seslendirir. Şarkının Nilüfer’li versiyonu
ise TRT arşivinde kalır sadece. Enteresandır ki Nilüfer ve Kayahan’ın albümlere
girmiş bir düet kaydı yok.
“Olmalı, Olacak, İstiyorum”, Kayahan’ın ilk dönemlerinde
yaptığı daha iddiasız, daha sakin, küçük ama muhteşem şarkılarından biri olarak
müzik tarihine geçti. Geçtiğimiz günlerde ise bu şarkının da içinde olduğu “Benim
Şarkılarım” adlı Kayahan albümü plak formatında yayımlandı. Henüz plak
basımlarının devam ettiği ama her albümün plağının basılmadığı 1988 yılında
sadece kaset olarak yayımlanan albümün CD baskısı daha sonra piyasaya
sürülmüştü. Bu yeni plak baskısı ise “master” bantlardan yeniden aktarılarak
yapılmış ve ses kalitesi hem kaset hem de CD’den çok daha iyi. Plak
düşkünlerinin mutlaka edinmesi gereken bu albüm için Yaşar Plak’a teşekkür
etmeliyiz.
Bugün Kayahan’ın doğum günü. Yaşasaydı 70 yaşında olacaktı.
Bu plak ve şarkıyla onu da yad etmiş olalım. Ruhu şâd olsun.
Yeni kuşak Kemal Sunal’ın Hababam Sınıfı Uyanıyor filminde
yaptığı Rüçhan Çamay taklidini iyi bilir ama Rüçhan Çamay’ın kim olduğunu
bilmez. İçlerinde merak edenler olduysa da hakkında pek fazla bilgiye
ulaşamamış, dijital ortamlarda birkaç şarkısından fazlasını bulamamıştır. Zira
Türkiye’nin ilk caz şarkıcılarından biri olan Çamay plaklarda pop şarkıları
seslendirmiş ama çok fazla sayıda plak yapmamıştı. Öyle ki bütün diskografisi
45’lik plaklarda kaldı, bir albüm bile yapmadan müzik dünyasından elini eteğini
çekti.
Plak kariyerinin ilk dönemi daha caza yakın, aranjman
şarkılarsa da ‘70’lerde kızı Melike Demirağ ile evlenerek damadı olan Şanar
Yurdatapan’ın yaptığı şarkılarla Rüçhan Çamay büyük bir çıkış yakalamıştı. Bu
şarkılardan biri “Para Parra Parrrra”, diğeri ise “Ne Haber?” idi. 1976 yılında
Hop Plak etiketiyle 45’lik plak olarak yayımlanan “Ne Haber?” ülke çapında “hit”
oldu.
30 yıldan fazla bir süre sadece plaklar üzerinde kalan şarkı
2008 yılında Ossi Müzik etiketiyle piyasaya sürülen “Bir Zamanlar 4” adlı albümde
yer aldı. Böylece Hababam Sınıfı Uyanıyor filmi ve Kemal Sunal’ın o eğlenceli
ve komik yorumu ile hafızalara kazınan şarkının asıl versiyonu da bugünlere
ulaşmış oldu. Enteresandır ki bugüne dek nedense kimsenin yeniden söylemediği
ender şarkılardan da biridir aynı zamanda.
Rüçhan Çamay ‘80’lerden beri ortalarda görünmese de halen
hayatta ve sakin bir yaşam sürüyor. Onun benzersiz sesinden bize kalan ve
günümüze ulaşan şarkılardan biri olan “Ne Haber?”i dinleyerek bugün kulaklarını
çınlatmış olalım.
Çok genç yaşına rağmen “deep house” tabir edilen türde çok
parlak işlere imza atarak ülke sınırları dışında da mzüik listelerine girmeyi
başarmış Deeperise’ın Jabbar’la ortak ürettiği “Raf”, 2017’nin mutlak “hit”
lerinden biri olmuştu. Ardından yine aynı ikili “Geçmiş Değişmez” teklisini
yayımladılar ve o da nokta atışı oldu. Deeperise’ın yeni teklisi ise geçtiğimiz
günlerde yayımlandı. Bu defa yanındaki isim yeni neslin yıldızı parlayan
isimlerinden Fikri Karayel.
Fikri Karayel’in ilk albümü “Zor Zamanlar” yayımlandığında
takvimler 2014’ü gösteriyordu. İyi bir ilk albümdü, yetenekli bir müzisyen ve
iyi bir şarkı yazarı kazandığımızı düşünmüştük. Ama sonra uzunca bir ara verdi.
2018’de ise “Yol” adlı teklisiyle yeniden çıktı karşımıza. Tarzı değişmişti. İlk
albümdeki akustik ve “rock”a yakın “sound”un yerini elektronik tınılar almıştı
bu defa. Türün sevenlerinin bağrına bastığı bir şarkı oldu “Yol” ve epey ses
getirdi. Ardından “Yorgunum Çok” teklisi geldi.
Deeperise (gerçek adıyla Mesut Yılmaz) ve Fikri Karayel’i bir
araya getiren şarkı ise “Yağmur” adını taşıyor. Sözleri Fikri Karayel’e ait şarkının
bestesi ve düzenlemesi Deeperise’a ait.
Elektronik müziğin ‘80’lere “flashback” yapan bu stiline
Türk popu çok çabuk adapte oldu. Dünyadaki örneklerini aratmayacak işler de
çıkıyor üstelik. “Yağmur” böylesi bir şarkı. İki genç müzisyenin ortaklığındaki
kimya o kadar doğru ki bu ortaklığın devamı gelirse şaşırmamak gerek.
Gece Yolcuları’nın son albümü 2013 yılında yayımlanmıştı.
Sonrasında 2017’de Aç Kapıyı Çok Fenayım filmi için “Unut Beni” adlı
şarkılarını yeniden seslendirdikleri bir tekli ve bir de “Yalan” adlı tekliyi
yayımlamışlar. Bir de Ahmet Kaya ve Zülfü Livaneli saygı albümlerinde adlarını
görmüşüz. Yani epeydir yeni şeyler gelmemiş Gece Yolcuları cephesinden. Geçtiğimiz
günlerde Müslüm Gürses “cover”ları seslendirdikleri Baba Şarkılar adı verilmiş
bir sahne projesi gündemdeydi, hatta lansman konseri de yapıldı ama arkası
gelmedi bildiğim kadarıyla. Derken grubun yeni teklisi servis edildi.
Alfa7 etiketiyle yayımlanan “Pişmanım”, tanıdık bir şarkı.
Söz ve müziği Suat Suna tarafından yazılmış bu şarkıyı ilk kez 1999 yılında Asya
seslendirmiş, hemen bir sene sonra da Suat Suna şarkıya kendi albümünde yer
vermişti. 2017’de ise Tuğba Yurt’un “Aşk’a Emanet” adlı albümünde duymuştuk bu
defa. Şimdi bir kez de Gece Yolcuları’ndan Haluk Kurosman’ın düzenlemesiyle
dinliyoruz.
Gece Yolcuları başından beri şarkılarında alaturka ve
arabesk esintiler kullanmaktan kaçınmayan bir pop-“rock” grubu. Bu şarkı da o
sularda gezen bir şarkı zaten. Haluk Kurosman’ın usta dokunuşuyla da grubun
profiline cuk oturmuş. Daha önce yapılan her bir versiyonu çok iyiyken, Gece
Yolcuları şarkıyı bir kez daha sıkmadan dinletebiliyor. Özellikle grubun
sevenlerini ve bu türe yakın duranlarını ziyadesiyle memnun edecek bir “cover”.
Sırf ‘90’lar aşkına bile dinlenilmeyi hak ediyor.
Tekirdağ doğumlu Onur Baytan, ilk televizyon deneyimini şarkı
söyleyen çocukların yarıştığı Bir Şarkısın Sen adlı programda kazanmış.
Sonrasında Kapışma adlı bir başka yetenek yarışmasında da boy göstermiş. Ancak O
Ses Türkiye finalisti olduğu dönemde çeyrek finale kala yükselerek dikkatleri
üzerine çekmiş. İstanbul Teknik Üniversitesi Devlet Konservatuarının ses
eğitimi bölümünden mezun olan Onur Baytan sonrasında ise Yeni Gelin dizisinde
oynamış ve dizinin de etkisiyle epeyce popülerlik kazanmış.
Dizideki rol arkadaşlarından Feride Hilal Akın’la düet yaptığı
“Ayrılık Zor” ve Feride Hilal Akın’ın yanı sıra yine aynı dizideki bir başka
şarkıcı / oyuncu olan Halil İbrahim Kurum’un da yer aldığı “İmkânsız Aşk”, 2017’de
birer YouTube “hit”i olmuşlardı. Geçtiğimiz günlerde ise Onur Baytan ilk solo
teklisiyle çıktı karşımıza. DMC etiketiyle yayımlanan “Mahşer” adlı şarkının söz,
müzik ve düzenlemesi Yiğit Mahzuni’ye ait. Âşık Mahzuni Şerif’in torunu olan Yiğit
Mahzuni 2016’da bir halk müziği albümü yaparak Mahzuni soyadını müzikte devam
ettireceğinin haberini vermişti. Tamamen pop tarzında bir şarkı olan “Mahşer”in
Yiğit Mahzuni’nin sesinden kaydı ise resmen yayımlanmamış ama YouTube’da bulmak
mümkün.
Yeni yayımlanan teklileri çalma listeme atıp yeri geldikçe
dinlerken “Mahşer”e denk geldiğim ilk kerede “Bu kim?” diye açıp bakma ihtiyacı
hissettim. Çünkü daha şarkının ilk cümlelerinde pes seslere o kadar sağlam
basan, o kadar kendinden emin bir şarkıcı duydum ki, sıklıkla rastladığım bir
durum olmadığı için merak uyandırdı bende. Ses eğitimi almış olması şaşırtmadı
beni bu yüzden ama her ses eğitimi alan bu kadar iyi şarkı söyleyemeyebiliyor
ya da sesini gösteremeyebiliyor. Mesela Onur Baytan’ın sesi daha önceki
düetlerde bu kadar dikkatimi çekmemişti. Ama bu şarkı onun sesini ve
şarkıcılığını göstermesi açısından çok doğru olmuş.
Müzik artık hayatını geçindirmek için tercih edilecek bir
meslek değil belki ama Onur Baytan oyunculuğu devam ettirecekse bile müziğe de
önem vermeli. Ciddi bir kariyer planlamasıyla pop müziğin iyi şarkı söyleyen
genç erkek şarkıcı kontenjanında sağlam bir yer edinebilir. Tabii her genç
şarkıcının düştüğü tuzağa düşüp tek tip bir müzik türüne takılıp kalmazsa.
“Bu sese dikkat edin!” diye başlamak isterdim yazıya ama dikkat
eden etmiştir zaten şimdiye dek ve ben televizyon dizileri dünyasından
neredeyse bihaber olduğum için geç kalmışımdır muhtemelen. Çimen Yalçın’ın
sesinden bahsediyorum.
TRT İzmir Radyosu’nda başlayan müzik eğitimini
konservatuarda devam ettiren Çimen Yalçın, 2013 yılında da Kültür ve Turizm Bakanlığı
Türk Halk Müziği Korosu’na girmiş. 2014 yılında “Karadeniz’e Kalan”, 2015
yılında ise “Ege’ye Kalan” adlı proje albümlerinde birer türkü seslendirmiş ama
sesinin dikkat çekmesi 2017’de Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz dizisinde
seslendirdiği “O Vay Beni Ağlarum” adlı türkü sayesinde olmuş. 2018’de aynı
dizi için bu defa “Uyan Zeynebim Uyan” türküsünü seslendiren Çimen Yalçın’ın bu
iki kaydı da tekli olarak yayımlanmış.
Geçtiğimiz günlerde ise Avlu dizisi için seslendirdiği “Mapusun
İçinde” türküsü yine Kalan Müzik etiketiyle tekli olarak yayımlandı. Bugüne dek
Rahmi Saltuk’tan Grup Yorum’a, Haluk Özkan’dan Serhad Raşa’ya sayısız sesten
dinlediğimiz bu anonim türküyü bu defa Murat Başaran (Mayki)’nın düzenlemesiyle
Çimen Yalçın’dan dinliyoruz.
Türkü zaten yeterince etkileyici ve can yakıcıyken, bir de
bu dramatik düzenleme ve Çimen Yalçın’ın yırtıcı sesi işin içine girince
dinleyende tokat yemiş etkisi uyandırıyor. Çimen Yalçın’ın gerçekten çok nevi
şahsına münhasır, dinleyenin kalbine tırnak batıran bir sesi var. Eğitimli seslerin
kendi tavrını bulması zordur ama Yalçın belli ki bunu çok önce başarmış. Hançeresini
söylediği türkünün gereğince kullanmayı iyi biliyor olması da cabası. YouTube
kanalında yukarıda bahsi geçen türküler haricinde kayıtları da var. İzlemenizi
/ dinlemenizi öneririm.
Türküleri, türkü formunda besteleri, otantiği, modernize edilmişi,
popu, “rock”ı, hatta cazıyla ülkede her şekilde hep çok sevilmiş Karadeniz
müziği günümüzün “deep house” altyapısıyla da yapılabilir mi? İşte bu sorunun
cevabını vermiş Serdar Ayyıldız yeni teklisinde. Yapmış. Gayet de güzel olmuş. Sözleri
İbrahim Karaca’ya, müziği Niyazi Koyuncu’ya ait “Pulim”, Serdar Ayyıldız
düzenlemesi ve Seren Uzun yorumuyla geçtiğimiz günlerde Arpej Yapım etiketiyle
yayımlandı.
Serdar Ayyıldız ülkede “dj”lik kavramının ve “dj” müziğinin
önde gelen isimlerinden biri olmasının tanı sıra, yaptığı işin eğitimini de
veren bir müzisyen. Seren Uzun ise O Ses Türkiye yarışması ile ilk kez adını
duyurmuş bir şarkıcı. Duru, temiz bir sesi ve şarkı söyleme biçimi var. Aslen
Trabzonlu olması sebebiyle de Karadeniz şivesi eğreti durmamış üzerinde.
“Pulim” ilk kez Niyazi Koyuncu’nun 2012 çıkışlı “Muço Pa”
adlı albümünde yer almış. Şarkının bu versiyonu ise Serdar Ayyıldız’ın yakında
piyasaya çıkacak proje albümünün parçalarından biriymiş. Elektronik müziğin
Karadeniz müziğiyle buluşması ve “deep house”da çokça kullanılan kemanın yerini
kemençenin alması hiç fena fikir değilmiş doğrusu. Kulağa hiç zorlama gelmiyor;
aksine kendini dinlettiriyor. Dinleyenler de aynı fikirde olmalı ki şarkı
piyasaya çıktıktan kısa bir süre sonra yüksek izlenme / tıklanma oranları
yakalamış.
Şarkının Gökhan Özdemir tarafından çekilen, kelimenin tam anlamıyla "cool" klibini de izlemenizi tavsiye ederim. Bu arada ben de bilmiyordum, bakıp öğrendim; puli, yavru kuş
/ civciv manasına geliyormuş.
2017’de akustik ve canlı kayıtların yer aldığı “Organik”
albümüyle dinleyici karşısına çıkmıştı Erkan Güleryüz. 2018’de ise “Sezen
Sokakta” projesiyle daha önce hiç yapılmamış bir çalışmaya imza attı. Türkiye’nin
farklı şehirlerinde, açık alanlarda, sokak müzisyenleri ve bazen de profesyonel
müzisyenlerle kaydedilen 10 Sezen Aksu şarkısının yer aldığı bu filmin hikâyesini
Erkan Güleryüz yazmış, yönetmenliğini Bedran Güzel yapmıştı. Film halen Fizy
Müzik’te izlenebiliyor.
Filmin albüm versiyonu da yakın zamanda dijital platformlara
yüklemişti ki Erkan Güleryüz bu defa da yeni teklisini servis etti. Mayart
Prodüksiyon etiketiyle yayımlanan “Sessizlik Zamanı” adlı şarkının söz ve
müziği Erkan Güleryüz’e ait. Düzenleme ise Burak Erkul tarafından yapılmış.
Sade bir piyanoyla başlayan, sakin ama etkili, güçlü bir
performans şarkısı “Sessizlik Zamanı”. Melodik yapısı senfonik bir düzenlemeye
de gayet uygun. Dokunaklı şarkı sözleri, Erkan Güleryüz’ün ses rengi ve yorumunda
anlamını buluyor. Uzun vadede hafızalara yer edecek, kalıcı olacak bir şarkı.
‘70’lerden itibaren TRT televizyonunun eğlence
programlarında illa ki bir dans grubu olurdu. En meşhuru Tolga Han Dans Grubu’ydu.
Sonra Coşkun Evcim vardı bir ara ama o genç yaşta vefat edince grubu dağıldı.
Oya Bale Dans Grubu, Gülen Andak, Tuncay Vural, Nilüfer – Eray ikilisi filan
şimdi ilk aklıma gelenler, daha doğrusu tek kanallı televizyon sayesinde hafızama
kazınıp hiç çıkmayanlar.
Derken ‘80’lerin bir yerinde Hakan Peker Dans Grubu’yla
tanıştık. Bilmeyenler için söyleyeyim; bu dans grupları eğlence programlarında
şov yapmakla kalmaz gazinolara bile çıkarlardı. Şarkıcılara eşlik etme şeklinde
değil; doğrudan kendi şovları olurdu. Artık çarliston, rumba, çaça, tango…
Allah ne verdiyse… Bazen de günün popüler yabancı şarkıları ile dans ederlerdi.
Günlerden bir gün dans ederken izlemeye alıştığımız Hakan
Peker’i bu defa dans ettiği şarkıyı kendi seslendirirken gördüm televizyonda.
Hiç unutmuyorum, “Pretty Young Girl” diye popüler bir şarkı vardı o sıralar,
onu söylüyordu. Hoşuma gitmişti. Şarkı söylerken dans etmek deyince akla
gelecek iki üç isim vardı o zamana dek. Ama koreografiyle dans eden yok
gibiydi; belki bir tek Seyyal Taner. Hele ki bir erkeğin bu şekilde dans edip
şarkı söylemesi o zaman için adeta bir devrim gibiydi.
Hakan Peker şarkıcılığı bu denemeyle bırakmadı ve 1989’da
ilk kasetini doldurdu. Şarkıları çok dans şarkısı gibi olmasa da sesi kadife
olmasa, hatta biraz yanık yanık söylese de bayıldık. Dans edip şarkı söyleyen
bir genç şarkıcımız olmuştu. “Bir Efsane” kaseti ve kasete adını veren şarkı
müzik tarihine böyle geçti.
Hiç burun kıvırmayın, ‘90’lar pop furyasının tetikleyicilerinden
biridir “Bir Efsane”. O dönemde Yüksel Plak gibi pek de ana akım olmayan bir
firmadan çıkmış olmasına rağmen çok fazla satmış ve Hakan Peker’in ‘90’lara bir
yıldız olarak girmesine sebep olmuştur. Düşünün ki Sezen Aksular, Nilüferler,
Kayahanlar filan en parlak dönemlerini yaşarken aradan bir genç sıyrılıyor ve
arkasında büyük bir destek olmadan ismini parlatıyor.
Kaset kartonetinde şarkının bestecisi olarak Süleyman Güngör
ismi yazıyorsa da da işin aslı öyle değil tabii. Şarkının orijinali bir Yunan
şarkısı. Bundandır ki melodisi çok sıcak ve kolay sevilebilir geldi kulağımıza.
Hakan Peker’in o kendine has şarkı söyleme biçimi de ilginç gelmiş olmalı o
sıra. Türkçe sözleri Peker’in o zamanki eşi Berna Peker yazmış, düzenlemeyi ise
Metin Özülkü yapmış.
Üzerinden 30 sene geçmiş. Şöyle bir hatırlayalım istedim.
Ajda bu şarkıyı nasıl Semiramis’e kaptırmış, orasını
bilemiyoruz. Türkçe sözleri yazan da Fikret Şeneş üstelik ama “Bana Yalan
Söylediler” ilk kez Semiramis Pekkan tarafından 1974 yılında plak yapılıyor. Orijinali
ise Jose Feliciano’nun “Gypsy” adlı şarkısı. Aynı yıl bu şarkıyı Selçuk Ural da
Yeşil Giresunlu’nun yazdığı Türkçe sözlerle “Son Şarkı” adıyla plak yapıyor ama
“Bana Yalan Söylediler” versiyonu daha çok seviliyor. Yine de öyle aman aman
bir “hit” olmuyor o günlerde. Zaten 45’liğin de B yüzünde aslında.
Aslında şarkıyı ilk “cover” yapan Beş Yıl Önce On Yıl Sonra
grubu. Grubun ikinci albümleri “Beş Vals On Tango” da iki Jose Feliciano
şarkısını birbirine karıştırarak söylüyorlar: “Bana Yalan Söylediler” ve “Yağmur
(Rain)”. Aradan yıllar geçiyor ve 2001 yılında Aşina’nın ikinci albümüne adını
veren şarkı olarak karşımıza çıkıyor. Fakat ne oluyorsa Issız Adam filminden
sonra oluyor ve şarkı film sayesinde 2008 yılında büyük bir “hit” e dönüşüyor. Fikret
Şeneş şarkı sözü yazmayı, Semiramis Pekkan da şarkı söylemeyi çoktan bırakmışken.
Sonrasında Emir Ersoy’un “10 Şarkı 10 Şarkıcı” albümünde
Funda Arar tarafından Latin bir düzenlemeyle seslendiriliyor. Pınar Aylin daha
düşük tempolu bir “cover” yapıyor, Kargo ise parçayı “rock” müziğe uyarlıyor.
“Bana Yalan Söylediler” 2019 yılında da bu defa Erdem Yener
tarafından seslendirildi ve Yener’in “Film Olmuş Şarkılar” adını taşıyan proje
albümünün ilk teklisi olarak PROM Müzik etiketiyle servis edildi.
“Film Olmuş Şarkılar” ismi çok sürprizli, çok heyecan verici
gelmese de kulağa, müzikte bir türlü çok parlak bir çıkış yakalayamamış Erdem Yener
için doğru bir hamle olabilir; albümü dinlemek lazım. Yalnız bu şarkı bana
gayet iyi geldi. Zira bu şarkıya bugüne dek yapılmış en iyi “cover” olabilir.
Düzenleme Erdem Yener ve Sertan İpek tarafından yapılmış.
Hiç sağa sola çekmeden, cambazlık yapmadan, abartmadan, hem sade hem kulak
doyurucu bir düzenleme ile şarkı rayından çıkmamış, yolunu şaşırmamış. Temiz ve
güzel bir iş. Albüm konseptine uygun olarak ‘70’lerde gezinen klip ve klip
öncesi İzzet Öz’lü “teaser”a bayıldım bu arada. Hakkını vererek ama bir yandan
da işin komiği çıkararak yapılmış. Nedense pek bağdaştıramadığım komedyenlikle
şarkıcılık arasındaki çelişki de bertaraf olmuş en azından.
Doğrusu bu ya, tanımıyordum. YouTube epeyce çok “cover”
videosu varmış. Bir de Yol Arkadaşları grubuyla performans videoları. Ben
sadece bir tek şarkısına takılıp araştırdım. Hakkında çok fazla da bilgi
bulamadım ama Ozan Denli’yle böyle tanıştım. İyi bir ses, sıkı bir müzisyen bir
tek şarkıyla bile kendini fark ettiriyor.
Ozan Denli’nin ilk teklisi “Elveda” geçtiğimiz günlerde DMC
etiketiyle yayımlandı. Şarkının sözleri Cem Arslan’a, müziği ve düzenlemesi ise
Ozan Denli’ye ait.
Nicedir duymadığımız kadar güzel bir Türk usulü “rock”
şarkısı “Elveda”. Kendi kulvarında iyi düzenlenmiş, iyi çalınmış, iyi
söylenmiş. Şarkının B bölümlerinde Türk dizi müziklerinde duymaktan usandığımız
yaylı partisyonları olmasaymış ya da en azından o şekil olmasaymış daha mı iyi
olurmuş sanki, onu bilemedim. Bir taraftan da nakarata doğru giderken verdiği
coşkuyu da sevdim, o ayrı ki şarkının nakaratı epeyce güçlü.
Velhasıl bu şarkı bahanesi olsun; Ozan Denli takibe alınması
gereken bir müzisyen. Müziği ve sesiyle dolaştığı yerlerde nicedir bir boşluk
var; o boşluğu pekâlâ doldurabilir.
2017’de piyasaya çıkan “Ağlar mıyım Ağlamam” teklisi dönemi
itibarıyla iyi iş yapmıştı. Ne var ki Ziynet Sali o zaman bu zaman elle tutulur
bir şarkı yakalayamadı. Neden gerek duyulduğunu asla anlamadığım “Magic” ve
sonrasında gelen iki facia: “Hadi Hoppalara” ve “Sana Ne Be”. Bir de arada “Deli
Divanenim” var ki bir Sezen Aksu şarkısı olmasına o da Sali’nin üzerine oturmamıştı
nedense.
Ziynet Sali’nin yeni teklisi “Bana da Söyle” geçtiğimiz
günlerde DMC etiketiyle piyasaya çıktı. Şarkının daha adını gördüğümde “Yoksa?”
dedim kendi kendime. Evet, doğru tahmindi; bu bildiğimiz Ferdi Tayfur
şarkısının ta kendisiydi.
Orhan Gencebay ve Müslüm Gürses külliyatlarını tükettik mi
nedir, bu ara Ferdi Tayfur şarkıları revaçta. Bu şarkı da ’91 çıkışlı albümüne
adını da veren Ferdi Tayfur “hit”lerinden biri. Şimdilerde o kadar zorlama
şarkılar üretilir oldu ki (Bknz: “Hadi Hoppalara” ve “Sana Ne Be”) bir zamanlar
burun kıvırdığımız, çok da önemsemediğimiz şarkıları bile beğenir olduk. En
azından eli yüzü düzgün bir melodi örgüsü, derli toplu sözleri var. Ziynet Sali’nin
o Doğu Akdeniz’den Ege’ye uzanan havasına da gayet yakışmış. Söz ve müziği
Ferdi Tayfur’a ait şarkının Mustafa Ceceli düzenlemesi de elektronik-arabesk
kulvarı içinde parlak bir iş olmuş.
Bir süre bizi oyalar, Ziynet Sali de bu arada toparlanır
sanırım. İyi bir şarkıcıdır, ona amenna. Ama kötü bir şarkıyı iyi bir şarkıcı
da kurtaramıyor. Bu durumlarda “cover”lar da geçici bir çözüm oluyor. Hoş, yeni
kuşak şarkıyı yeni bir şarkı gibi dinleyip benimseyebilir, o ayrı.
Yorulmak, pes etmek nedir bilmez azmini, çalışkanlığını ve işine
titizliğini onu tanıyanlar iyi bilir. Artık albüm / şarkı kaydetmenin bir hayli
zor olduğu bu dönemde “Ben de bir şey yapayım da ne olursa olsun,” diye değil, “Bana
ne yakışır?” diye uğraşan, soran, araştıran, içine sineni bulana kadar aramaya
devam eden kaç kişi kaldı ki? Kendi şarkılarını yazmayanların işi daha zor ama
Nazan Şoray zorun üstesinden gelmeyi biliyor. Kendine ait bir kulvarı var o
kulvarda her defasında eli yüzü düzgün işlerle çıkıyor karşımıza.
Nazan Şoray’ın yeni teklisi “İçimde Fırtınalar” geçtiğimiz
günlerde piyasaya çıktı. Sözleri Burçin Birben tarafından yazılmış şarkının
bestesi Aytaç Veliyeva’ya ait. Düzenleme ise Emirhan Cengiz tarafından
yapılmış.
Şarkıyı eski stil bir düzenlemeyle hayal ettiğinizde
herhangi bir Yeşilçam filminde duyabilirmişsiniz gibi geliyor. Öylesine sıcak
bir melodisi ve sözleri var. Ancak düzenleme tamamen 2000’lerin ritim
anlayışını esas almış. Yani Yeşilçam tadında bir dans şarkısı çıkmış ortaya.
Bu
şarkıyı duyunca kendisi söylemediği için kıskanacak birden fazla şarkıcıyı
tahmin edebiliyorum. Çünkü bu türün içinden böylesi iyi şarkı kolay çıkmıyor
artık.
Yavuz Hakan Tok Müzik Yazarı / Eleştirmen / Arşivci
2001 yılında Bir Zamanlar adlı internet sitesinde müzik yazıları yazmaya başladı. Yanı sıra yazıları, Zip İstanbul, Koara, İkinci Kanal, Caretta, Mezun Life, Popüler Tarih dergilerinde, Bugün gazetesi ve Milliyet gazetesinde yayımlandı.