Ümit Besen – “Müzeyyen”
Söz konusu olan popüler müzikse neyin ne zaman, ne kadar
sevileceğini, neyin ne zaman tü kaka edilip sonra ne vakit başlara taç yapılacağını
kestirmek hiç kolay değildir. Tıpkı moda gibi, popüler müzikte de siz, günün
eğilimlerini, size dayatılanı kendi zevkiniz zannedersiniz bazen, sonra onlar
değişir, siz de bir bakarsınız bir zaman hiç beğenmediğiniz bir şeye bayılmaya
başlamışsınız ya da tam tersi. Sözün özü müziği çok da ayrıştırmamak, müzikle
aranıza etiketlere göre mesafe koymamak lazım.
Kim derdi ki Ümit Besen ‘80’lerde etiketlenip konulduğu yerden,
tavernalardan çıkıp bugünün en popüler canlı müzik mekânlarında çalar hale gelecek ve bugünün gençleri ona bayıla bayıla eşlik edecek. Ama oldu ve Besen’i yeniden keşfetmemize
bir tek şarkı yetti.
Şunu da söylemem lazım ki Allah’ın her gecesi, saatlerce, sadece bir tek
klavyeyle, her türden şarkı söylemek, insan eğlendirmek gibi bir ağır
işçiliğin yıllarca mesaini yapmış bir müzisyen Ümit Besen. Bu hiç hafife
alınacak, “piyanist şantör” üst başlığıyla gülünüp geçilecek bir şey değil.
Ümit Besen kendi kulvarındaki birçok isimden ayrı olarak,
kendi bestelerini de yaptığından, yıllar içerisinde hiç uzun aralar vermeksizin, piyanist şantör modası geçtikten çok sonra bile albüm yayımlamaya devam etti. En son 2016’da, içinde düetlerin de olduğu “Başka”
ismi verilmiş bir albüm yaptı. Besen’in yeni teklisi “Müzeyyen” ise geçtiğimiz
günlerde DMC etiketiyle yayımlandı.
Söz ve müziği Selahattin Erhan’a ait şarkının düzenlemesi
Sezgin Gezgin tarafından yapılmış. Adından da anlaşıldığı üzere Müzeyyen Senar’a
selam gönderen bir şarkı bu. Senar’ın sesine, söylediği şarkılara bugün özlem
duyanlara, o hazzı bugünün şarkılarından alamayanlara slogan olacak sözleri var
şarkının. Ancak bu nostaljiyi çok da ağdalandırmayan, dinleyeni hicranlara boğmayan
bir müzikal yapısı, bir enerjisi hatta neşesi var şarkının; misal, elektro
gitarla başlaması, sonra alabildiğine kıvrak darbukanın girmesi…
Ümit Besen’e yakışan bir şarkı olmuş “Müzeyyen”. Keşke daha
sert, daha “rocker” ve bir de daha ‘80’ler tavernası tarzı versiyonlar da yapılsaymış
şarkıya, hoş olabilirmiş. Bu versiyon ikisinin orta yollu bir karışımı zira.