Dinlediklerim Şubat 2012

SERAP TAMAY - "BEN SANA YARİM DEDİM"

Ada Müzik, müzik yayıncılığında seksenlerden bu yana süregelen istikrarlı politikasını iki bin onlu yıllarda da devam ettiriyor. Tamamen ana akımın dışında, alternatif işlere odaklanan ve adı çok fazla duyulmamışlarla çalışmaktan çekinmeyen, hatta bunu tercih eden Ada Müzik, 2011 yılı boyunca müzik piyasasına çok sayıda iyi albüm sundu.





Serap Tamay'ın "Ben Sana Yarim Dedim" adını taşıyan ikinci albümü bunlardan biri. 2003 yılında "Canım Terk Eyledi Beni" adını taşıyan ilk albümünü de Ada Müzik etiketiyle yayımlayan Serap Tamay, uzunca bir aradan sonra yeni albümüyle tekrar dinleyici karşısına çıkıyor. 

İzmir'de yaşayan, müzik öğretmenliği yapan, eşi ve grubuyla birlikte sahne çalışmaları da yapan Tamay'ın tarzı, 'türküler ve türkü formunda bestelerin, hem doğu, hem batı sazlarının bir arada olduğu düzenlemelerle, alabildiğine sakin icrası' olarak tanımlanabilir. Haliyle ilk defa duyduğumuz, alışık olmadığımız bir tarz olduğu söylenemez. Yeni Türkü'den girer, Grup Yorum'dan çıkar, hatta geçerken Ezginin Günlüğü'ne, Ayşegül'e, Şükriye Tutkun'a bile uğrayabiliriz.


Yetmişlerin Anadolu-pop geleneğininin seksen sonrası kuşağındaki izdüşümü olarak da tanımlanabilecek bu türün bugünün müzikal anlayışında biraz eski, biraz da yıpranmış duruyor olmasına karşın dinleyici bulmakta hiç de zorlanmadığı bir gerçek. Hatta işin içine gelişen teknolojinin girmesiyle popüler müziğin giderek tekdüzeleşmesi, biraz alternatiftan ama daha çok da yerelden nasibini almaya meyleden dinleyici için bu türü ve bu tarzı kaçınılmaz seçenek kılıyor. Özellikle üniversite öğrencileri seviyesinde (adı özgün/içeriği politik olsun olmasın) bu türün hiç azalmayan bir dinleyici potansiyeli olduğu da biliniyor. Bundandır ki bu saha hemen hiç boş kalmadı seksenlerden bu yana. 

Aslına bakarsanız hakkında yazılanlardan öğrendiğim kadarıyla, Serap Tamay'ın sahne repertuvarlarında dünyanın dört bir yanından farklı kültürlerin yerel şarkıları, (turistik değil; basbayağı etnik) bir dünya müziği skalası varmış. Ne ki bir önceki albümü gibi, "Ben Sana Yarim Dedim "adı verilmiş yeni albümü de (adından da anlaşıldığı üzere) Türkiye sınırları içerisinde geziniyor. Albümde bir türkü düzenlemesi, bir Neşet Ertaş ve on tane de İsmet Tezcan bestesi var. Şarkı sözlerinde ise Zerrin Kurtoğlu, Şükran Cevizci ve Özkan Mert imzalarını görüyoruz. 


Bir ekip ruhuyla, dayanışmayla, kolektif bir çabayla kotarıldığı, her şeyden çok özveri ve iyi niyet taşıdığı her halinden belli bu albümde, kusursuz güzellikte icralar eşliğinde Serap Tamay'ın hem kulağı, hem de ruhu doyuran sesini, şarkıcılığını dinliyoruz. Bazı şarkılarda yer yer Sertab Erener'i anımsatan ama aslında tamamen farklı bir teknikle şarkı söyleyen Tamay, iddiasız bir tavırla da iddialı olunabileceğini gösterir gibi. 

Keşke albümün kartonet tasarımı ve kapak fotoğrafları daha profesyonel olsa, içeriği daha iyi yansıtabilseydi. Bu küçük ama önemli ayrıntıyı göz ardı edersek, ortada türün meraklılarını ziyadesiyle mutlu edecek bir çalışma var. Mutlaka dinlenmeli.

NİHAL SALDA - "REVA


Denizli'de başlayan aktif müzik yaşantısını İstanbul'da konservatuar eğitimi alarak taçlandıran Nihal Salda, genç yaşlarından itibaren gönül verdiği halk müziğinde sağlam adımlarla ilerleyerek bugünlere kadar gelmiş. Çeşitli koro ve solo sahne çalışmalarının yanı sıra albümlerde vokalistlik de yapan, bir dönem müzik öğretmenliği yaparak işin akademik kulvarında da yürüyen Salda, ilk albümünü geçtiğimiz yılın son günlerinde Ada Müzik etiketiyle yayımladı.

Altı türkü formunda bestenin yer aldığı albümde üç de anonim türkü düzenlemesi var. Ne ki gerek Cihan Sezer tarafından yapılmış düzenlemeler, gerekse Nihal Salda'nın şarkıcılık tekniği, bu albümü bir halk müziği albümü olmaktan çıkarıyor. Yine Anadolu motifleri süslü şarkılar, yer yer batı enstrümanlarının ağırlığının hissedildiği bir sentez formunda, kulaklarımızın seksenlerden bu yana aşina olduğu bir türün peşinden gidiyor. 


Caz etkileri hissedilen İlyas Keçeci bestesi "Divâne", Anadolu-pop tadında düzenlemesiyle "İğdenin Dalları", klasik halk müziğinin çok seslileştirilmesi denemelerinden ilham almış gibi duran "Gidin Bulutlar Gidin", bir Metin Özülkü bestesi olan ve daha önce Edip Akbayram tarafından seslendirilen "Kuşlar", albümde öne çıkanlar. Bunlara karşın bütüne baktığınızda, "Reva" adı verilmiş bu albümün bugüne dek bu türde yapılanlardan farklı bir yola gittiğini, yeni bir öneri getirdiğini söyleyebilemek mümkün değil.

Nihal Salda'nın teknik anlamda son derece doğru şarkıcılığının, artistik anlamda da olgunlaşması için biraz daha zamana ihtiyaç var gibi görünüyor. Zira şarkı söylerken tekniğin dozunu kaçırmak, söylediğiniz şarkının ruhunu kaçırmanıza da yol açabiliyor ki aradaki çizgi de bazen kulakla duyulmayacak kadar ince olabiliyor. 


Kendi dinleyicisini bulacak ve en azından Salda'nın tanınmasını sağlayacak bu albüm, eğitimli ve deneyimli bir şarkıcının bundan sonra çok daha iyi işler yapmasının yolunu açması işten bile değil. Sadece bu nedenle bile "Reva"ya dikkat kesilmeli.

EYLEM AKTAŞ - "DİZİ MÜZİKLERİ"


Televizyon dizileriyle aranız iyiyse zaten bu albümü çoktan almış ya da en azından dinlemiş olmalısınız. Çünkü adıdan da anlaşıldığı üzere şu veya bu dizinin değil ama, "Asi"den "Gönülçelen"e son dönemin ses getirmiş bir çok dizisinin şarkılarından oluşan ve bu anlamda "soundtrack" olarak kabul edilebilecek bu çalışma, aynı zamanda o şarkılara sesini veren Eylem Aktaş'ın da ilk albümü.


Batman'da doğup büyüyen Eylem Aktaş, lise ve üniversiteyi İstanbul'da okumuş.Liseden itibaren ses eğitimi almış olması ve konservatuarda okuması onu kaçınılmaz olarak müzik dünyasına yönlendirmiş ve bu dönemde bir çok albüme /hem Türkçe hme de Kürtçe) vokal yapmış. 

Şarkılarına sesini verdiği ilk dizi "Hatırla Sevgili" olmuş ve arkası gelmiş. Günümüzün Belkıs Özener'i olma yolunda hızla ilerlerken berket ki bir albüm çalışması yapılmış ve Eylem Aktaş sadece sesiyle tanınmaktan böylece kurtulmuş.


Nail Yurtsever (Eylem Aktaş'ın da eşi aynı zamanda), Kemal Sahir Gürel, Erdal Güney gibi bir çok dizi müziğine imza atmış isimler, haliyle bu albümdeki besteci kadrosunun başını çekiyor. Yanı sıra  Şefik Gürmeriç, Mustafa Nuhut, Tülay Günal, İsmail Üredi, Günay Çoban, Aydın Öztürk, İbrahim Karaca, Celal Avcı, Jehan Barbur ve bir şarkıda da Eylem Aktaş imzalarını görüyoruz. 

Üç de anonim türkü var albümde. "Ağlama Yar Ağlama" türküsünün Kürtçe/Türkçe düzenlemesinde oyuncu Bülent İnal da Eylem Aktaş'a eşlik etmiş.


Eylem Aktaş'ı Belkıs Özener'e benzetmemin tek sebebi, kariyerlerindeki benzerlik değil sadece. Aktaş'ın da tıpkı Özener gibi şarkıcılığını, kimliğini, kendi yorumunu, rengini özellikle geride tutan, adeta kimliksiz kalmaya, tanınmamaya özen gösteren bir tavrı ve tarzı var. Film müzikleri bunu istiyor elbette. Çok karekteristik bir ses inandırıcı durmuyor karakterlerin ya da dizinin/filmin üzerinde, baskın çıkabiliyor. Bu da bir dizi müzikleri albümü olduğuna göre bu tercihi bir kusur olarak görmemek lazım gelir elbette. 

Bunun dışında gayet düzgün bir diksiyonla, gayet temiz bir şarkıcılık tekniğiyle seslendirilmiş, işinin ehli ellerden çıktığı her dakikasında hissedilen çok profesyonel düzenlemeler ve enstrüman icralarıyla, dizi müziği olmanın üzerine çıkabilmiş şarkılar var bu albümde. Elbette yine ağırlık türkü formunda, batılı bir anlayışla sentezlenmiş Anadolu müziğinde. Yani o dizileri hiç izlememiş olsanız, şarkılara hiç aşina olmasanız dahi, bu türü seviyorsanız bu albümden memnun kalmanız çok mümkün.


Hem eski zamana aitmiş hissi uyandıran sade ve şık kapak fotoğrafları, hem de dizilerin popüler oyuncularının fotoğraflarıyla süslü kartonet tasarımı, projenin ruhuna çok uygun olmuş. Bu nedenle fotoğrafları çeken Fırat Erez'i ve kartonet tasarımını yapan Hayalgücü Tanıtım'ı tebrik etmek gerekiyor.     

ŞUBAT 2012

Yavuz Hakan Tok

1 yorum: